• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Faiz ve kur ilişkisi CAHİT SÖNMEZ

Faiz ve kur ilişkisi

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.03.2015, 00:00
Dolar 2,50 seviyelerini aşarak kısa süre içinde bir rekor daha kırmış oldu. Tüm zamanların zirvesi 2,50'ler... Kurlar yükselirken faizler durur mu yerinde? Faizlerde artan gerilim karşısında risk algılarının bozulmasına bağlı olarak yukarı çıkıyor. Tam elektrik akım devresi gibi... Birbirlerini besliyorlar.
Faiz oranının yüksekliğinin ekonomi üzerindeki maliyetini hesaplamak çok karmaşık değil. Özellikle kamu kesimi borçlarının çevrilmesinde... Makul seviyenin üzerindeki her puanı o yılın ödenmesi gereken borç geri ödeme tutarı ile ya da toplam borç stoku ile çarptığımızda faiz yüksekliğinin yarattığı maliyete ulaşabiliyoruz. Ancak gerçekçi bir hesap yapmak istersek, borç servisi çerçevesinde Hazinenin yaptığı ihraç takvimine ve ihraç hacmine göre o anki faiz oranını kullanmalıyız.

TEPKİ VERMEYEBİLİR!
Kurlarda durum bu kadar kolay değil... "Kurların yükselmesi ihracatın artmasına, ithalatın azalmasına neden olur." Keşke konu ders kitaplarında yazdığı gibi basit olsaydı. Önceki yazılarımda sizlerle paylaşmaya çalışmıştım bazı koşulların gerekliliğini... İsterseniz Türkiye ekonomisinin iç dinamiğine özgü bu durumu kısaca hatırlayalım; Birincisi ihracatın ithalata bağımlılığı yüksek. Yani ihracat yapmamız için önce ithalat yapmamız gerekiyor. İkincisi bazı sektörlerde ihracat fiyat talep esneklikleri düşük. Dolar cinsinden fiyatın gerilemesi talep edilen miktar üzerinde yeterli etkiyi yapamıyor. Dolayısıyla kurların yükselmesi ile dış talep beklendiği miktarda ve zamanda artmayabiliyor. Hatta 2013 yılında kur seviyesi artmış, buna karşın ihracat azalmıştı.
İhracatta öngörülen yansıma olmadığı gibi zorunlu ithalat fiyatları da ne yazık ki yukarı çıkıyor. Daha pahalı petrol ve doğalgaz ithal ediyoruz. Diğer ara mal ve hammaddelerde tabi... Sonuçta bu saydıklarımız üretimde temel girdiler olduğundan maliyetlerin artmasına ve enflasyon üzerinde baskıya neden oluyor.

İKİ PARAMETRE
Merkez Bankası kur hareketleri açısından iki parametreyi yakından takip ediyor. Dolar ve eurodan oluşan sepet ve 36 ülkenin enflasyon oranları ve para birimleri kullanılarak türetilen "reel efektif kur endeksi". Her ikisi içinde kısmen belirlenmiş optimum seviyeler ve bant aralıkları var. Ne aşağı inmeli, ne de yukarı çıkmalı. Dış borçların rahat çevrilmesi, ithalat fiyatlarının enflasyon üzerinde baskı kurmaması, cari açığın sorunsuz finanse edilmesi için...
Türkiye'de kur ve faizler iç içe girmiş durumda. Yabancı sermaye akımlarına bağlı olarak faizler indiğinde kur çıkıyor, faizler yükseldiğinde kurlar düşüyor. Her ülkede böyle mi? Tabii ki hayır. Tasarrufları yüzde 25'lerin üstünde olan, üretimde aşırı dışa bağımlı olmayan, cari açığı yüksek olmayan, kısa vadeli dış borcu yüksek olmayan, döviz rezervleri yeterli olan ülkelerde kur ve faiz daha bağımsız hareket edebiliyor. Negatif korelasyonları abartılı değil.
Sözün özü kısa vadede yukarıda andığımız sorunlar aşılamayacağı için yapılacak tek şey tansiyonun düşürülmesi, böylece iktisadi aktörlerin belirsizlik ve risk algılarının aşağı çekilmesi. İşte o zaman Merkez Bankasının sadece 25-50 baz puanlık indirimi bile diğer faizlerin birkaç kat aşağı gelmesini sağlar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA