• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Faiz değil önemli olan kurlar CAHİT SÖNMEZ

Faiz değil önemli olan kurlar

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.03.2015, 00:00
Öncelik sıralaması yaptığımızda mevcut ekonomik konjonktüre göre kurlar ilk sırada yer alıyor. Üretimde, enerji de dışa bağımlı, cari açığı ve en önemlisi dış borçları makul seviyelerin oldukça özerinde bir ekonomi söz konusu olduğunda doğal olarak kur seviyesi hayati rol oynuyor. Tabi ki diğer kritik unsur da faizlerin mümkün olduğunca düşük düzeylerde kalabilmesi...
Hazine kamu açığı finansmanı görevini en etkin şekilde yerine getirebilmek için tahvil ihraçlarında vadeyi koşulların elverdiği ölçüde uzatmaya, faizleri de o ölçüde aşağı çekmeye çalışır. Böylece bir taraftan finansman maliyetini düşürürken diğer taraftan da borç çevirme zorluğunu aşmış olur. Aynı şekilde, fiyat istikrarı ana amacını gözeten bir merkez bankası da bankaları fonlama oranlarını diğer bir deyişle politika faiz oranını uygun iklim yakaladığında indirerek firmaların yatırım harcamalarında yada bireylerin özel tüketimlerinde söz konusu finansman maliyetini azalmaya gayret eder. Bu gerçek asla göz ardı edilmez, edilemez. Ekonomik koşullar çerçevesinde...

EK MALİYETLER
Faizlerin yükselmesinin maliyetine kısaca değinelim...
Öncelikle Hazine'nin borç servisi ölçüsünde bütçeye ek yük getiriyor. Bu yıl içinde Hazine toplam 128,8 milyar TL borç geri ödemesi yapacak anapara ve faiz dahil. Bunun 107 milyarı iç borçlanma. Yani TL faizi üzerinden... İç borç çevirme oranının Hazine öngörüsüne göre yüzde 82 olduğunu kabul ettiğimizde yaklaşık 80 milyar TL'lik yeni tahvil ihracı gerçekleştirilecek. Yine Hazinenin vade ve sabit faiz tahminlerini baz alırsak, her ihraç öncesi faiz oranlarının yüzde 10 yükselmesi, örneğin yüzde 8'den 8,8'e çıkması toplamda 4 milyar TL yük getirecek.
İkincisi... Banka ve banka dışı kesimin aktifinde yer alan tahviller her faiz artışı karşısında değer yitiriyor. Net işletme sermayesinin düşmesi de diyebiliriz. Bunu maliyet olarak ekleyelim.

KURLARIN BEDELİ
Gelelim ekonomin sırtına daha ağır yük bildiren kur artışına...
Aylık 20 milyar dolar civarında ithalat yapan bir ülkeyiz. Bunun yüzde 73'ü ara mal, yüzde 13'ü yatırım malı kalanı da nihai tüketim malı. Açık bir ifadeyle yüzde 90'ı üretime yüzde 10 tüketime gidiyor. Dolayısıyla kur artışı büyük oranda maliyet enflasyonuna neden oluyor. Kur 2,40 olduğunda aylık ithalat değeri 48 milyar TL'ye denk geliyor. Ancak kurların 2,60'lara çıkması durumunda aynı miktarda aynı kalitede ithalat 52 milyar TL'ye fırlıyor. Kurlardaki yüzde 8'lik artış 1,5 milyar dolar daha fazla ödeme yapmamızı gerektiriyor aynı malları alabilmemiz için. Sonuçta, ithalat fiyatlarındaki artış ile yükselecek enflasyon her bir bireyin cebinden o ölçüde para alacak alım gücünü zayıflatarak...
İkincisi... Açık pozisyonda döviz borcu olan firmalar her 100 dolarlık borç geri ödemesi için 20 TL ek maliyete katlanmak zorunda kalacak. Eğer kurlar 2,60'larda durursa... 2,80'lere doğru tırmanırda bir 20 TL daha ekleyin. Üçüncüsü... Kur artışı uzun süredir unuttuğumuz dolarizasyonu yeniden uyandırmaya başladı.
En vahimi de... Kurlar böyle yükselirken TL faiz oranlarının indirilememesi... yabancı sermayenin iştahı ve vatandaşların dolara kaymalarının önlenmesi için TL getirilerinin cazip olması gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA