Ve ardından hemen ekleyelim:
"Sahibiyiz, sahibi..."
* * *
Foça, Türkiye'nin önemli turistik merkezlerinden biri.
Temmuz, ağustosun o uzun günleri de, bu cennet beldenin bütün güzelliklerini, bütün yönleriyle yansıtır.
Foça bugünlerde dopdoludur.
Sahili de öyle, kent içindeki cadde ve sokakları da öyle...
Foça iliklerine kadar bir deniz kentidir.
İnsanları da öyle...
* * *
İşte o Allahsızların terörü bu güzelim tatil ilçesine de kastetti ve itliğini sergiledi.
Yine hain, kahpece bir pusu...
Yine kan döktüler.
Yine bir şehit ve yaralılar...
Foça'da Amfibi Deniz Birliği var.
Komando Okulu var.
Gözlerini kan bürümüş hergele sürüsü, dün sabahın erken saatlarinde Foça girişindeki son virajda pusu kurdu ve askeri servis aracını kurşun yağmuruna tuttu.
Vurdular ve her zamanki gibi kaçtılar.
Bunlar ödlektir, bunlar kahpedir, delikanlılık bunların lugatında yoktur.
Vuracaklar ve kaçacaklar.
Hedeflerini aşağı yukarı tahmin etmeye bakarsak, bu hedefin temelinde Güneydoğu'daki terörü Batı'ya da taşımak, gündemi değiştirmek ve "Biz Türkiye'nin her tarafından varız" diyebilmek var.
Hedeflerine varamayacaklar ama biz de artık ülkenin neresinde olursa olsun gaflet uykusundan uyanmalıyız.
Emniyet ve ordu birimlerimiz istihbarat yönünden daha duyarlı davranmalı.
Bunlar İzmir'de üslenecekleri, destek alacakları yerleri bilirler. "Güvenlik güçlerimiz de mutlaka biliyordur. Ve bir an önce bu gözüdönmüş kahpeleri yakalayıp adalet önüne, herkesin önüne çıkarmalıyız ki yanlarına kar kalmasın.
* * *
30 yılı aşkın süredir bu terör belası ile uğraştık.
Ve sonunda öğrendik ki, bu paçavralığın ucunda, dost bildiğimiz kalleşler var.
Huzurlu bir Türkiye'yi çekemeyenler var.
Bu mübarek topraklar üstünde yeşeren Türkiye Cumhuriyeti'ni kabus gibi görenler var ve hepsinin ötesinde dost görünüp "Bu Türkler ne yapacak?" kuşkusu içinde her türlü kalleşliği tezgahlayanlar var.
İşte "bu ahval ve şerait içinde" bu mübarek topraklar üstünde misafir olmadığımızı, bu ülkenin gerçek sahibi olduğumuzu ispat etmenin tam zamanıdır şimdi.
Hem de bir dakika gecikmemesi şartı ile...
bir görüş
Son söz TBMM'nin...
"Kandil'e bayrak dikme iddiasında bulunanlar, Kandil'e nasıl bayrak dikileceğini ve bunun için öngördükleri politikaları ve tedbirleri ortaya koymalıdır. Bunun sağlanacağı yerin de TBMM olduğunu unutmamalıdırlar."
CHP'nin "Karanlıklar Prensi" Ahmet Kadıbeşegil, Kuşadası'nda partililerle yaptığı sohbette MHP'nin politikasını bu sözlerle eleştirerek şöyle devam etti:
"Bunun için, Kuzey Irak'ı dolayısıyla Kandil'i kontrol eden, sınır ötesi operasyona izin vermeyen ABD ile ilişkilerimiz gözden geçirilmelidir. Bizim güney komşumuzun Irak değil, Amerika olduğu görülmelidir. Kürdistan'ın kurulmasına her türlü ortamı hazırlayan Amerika'nın, PKK'nın, Türkiye'ye karşı yaptığı saldırıları neden engellemediği TBMM'de sorgulanmalıdır. Suriye sınırında aleyhimize gelişen olaylar, PKK'nın saldırılarını İzmir Foça'ya kaydırmaya çalıştığı şu dönemde, TBMM toplanmayacak da ne zaman toplanacak? Terör ve dış politikamızın geleceği kapalı kapılar ardında değil, TBMM'de belirlenmelidir. İki ay sonra büyük kongresini yapacak olan MHP, genel başkanlık hesaplarını bir tarafa bırakarak, Meclis'e girerek Kandil'e bayrağın nasıl dikileceğini, bunun için öngördüğü politikaları ortaya koymalıdır."