• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

İlhan Selçuk'un yeni fetvası

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.01.2010, 00:00
Cumhuriyet Gazetesi'nin 5 Ocak 2010 tarihli sayısında, gazetenin yazarlarından Hikmet Çetinkaya, İlhan Selçuk'la yaptığı görüşmede, Selçuk'un kendisine söylediklerini aktardı okuyucularına.
İlhan Selçuk şunu söylüyor: "Benim artık fikirlerim değişti, Türkiye'ye şeriat meriat gelmez."
İnsan bu satırları okuyunca, "Allah Allah, şu işe bak ya, bunlarıda mı duyacaktık?" diyesi geliyor. Tabii İlhan Selçuk'un bu sözleri üzerinde çok durmak gerekiyor.
Siz yetmiş yıldır bu ülkeyi kamplara bölün, insanları, "şeriat geliyor" diye korkuların esiri haline getirin ve sonra ömrünüzün son deminde "şaka yaptım" der gibi, "bu ülkeye şeriat meriat gelmez" deyiverin. İlhan Selçuk ne derse desin, bu itirafın arka planında bulunan ahlaki zafiyeti örtemez. İlhan Selçuk ve onun izinden gidenler bu ülkeye "şeriat gelecek" korkularıyla ne bedeller ödettiler, bir hatırlansın.
Bu ülkede yapılan beş darbenin beşinin de sebebi, "şeriat tehlikesi" değil miydi? O hayali tehlikeyi icat eden, yayan, insanların bilincine yerleştiren bu İlhan Selçuklar değil miydi? Şimdi aynı kişiler, "Biz fikrimizi değiştirdik, şeriat tehlikesi yokmuş" diyorlar.
Şimdi ne demek lazım bilmem ki?

Baykal'a da bizden bir soru?
CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'e cevaplaması için bir soru sordu. Soru şu: Erzincan Cumhuriyet Savcısı'na, "İsmail Ağa cemaatiyle ilgili soruşturmayı takip etmeyin, bırakın diye telefon ettin mi etmedin mi?"
Bu çok haklı ve yerinde bir soru. Cemil Çiçek, bu soruya tatmin edici bir cevap verebilmelidir. Çünkü, Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan birinin bir savcıya yargı sürecini etkileyecek biçimde talimat vermesi ve telkinde bulunması en başta bir anayasa (Madde-138) suçudur. Burada Deniz Baykal'la hemfikiriz. Ancak, bizim de Baykal'a bir sorumuz olacak: 2007 seçimlerinden hemen biraz önce, bir bağımsız milletvekili ile baş başa yaptığınız bir görüşmede, "Ben İsmail Ağa cemaatini çok destekliyorum. Fatih semtinde Allah'tan onlar var, onlar olmasa Fener Patrikhanesi oraları ele geçirecek" dediniz mi, demediniz mi?
Ben konuyu daha önce hem Yeni Asır'da hem de Sabah'ın Ankara ekinde yazdım ama herhangi bir cevap alamadım. Baykal'ın Cemil Çiçek'e sorusu üzerine bir kere daha sorayım istedim.

Deniz Feneri'nden (inandırıcı) bir açıklama bekliyorum!
Bu köşeden her zaman Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'ni savundum. Almanya'da sahtekarlık yapan sahte Deniz Feneri'nden farklı olduğunu yazdım. Bu hayır kurumunun yaptığı gerçekten olağanüstü insani hizmetlere köşemde yer verdim.
Bunları yaparken en yakın çevremden bile eleştiri aldım. Ama gördüğümü yazmak, benim vicdani ve ahlaki borcumdu. Halen de Deniz Feneri'nin büyük insani projeleri yürüten bir kuruluş olduğuna inanıyorum. Ama şimdi ortaya yeni bir durum çıktı. Kurban'da yolsuzluklar yapıldığı iddia ediliyor. Yargı olayı soruşturuyor. Mehmetçik Vakfı Başkanı gibi asker kökenli vakıflarla birlikte Deniz Feneri'nin Başkanı da tutuklanmak üzere aranıyor.
Ortada hiçbir şey yoksa bu tutuklanmalar niye oluyor? Deniz Feneri'nin, içinde sadece "biz masumuz" türünden cümleler bulunan açıklamalar yapması doğrusu beni hiç tatmin etmiyor. Bu konuda hayal kırıklığına uğramak bana kendimi çok kötü hissettirecek. Deniz Feneri'ni en zor anlarında inandığı için savunan bir köşe yazarı olarak bilmek istiyorum: Yargı ne yaptınız da yakanıza yapıştı? Beni ikna edecek bir açıklama lütfen!





Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA