Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener'e hem kızgınım hem de kırgınım. Daha doğrusu öyleydim. Çünkü Ankaraspor meselesinde, benim hiç ama hiç alakam yokken, 15 gün "hak mahrumiyeti" cezası almama neden oldu. O cezanın neden verildiğini aylar sonra öğrendim ve kızgınlığım daha da arttı. Çünkü adalet açısından baktığınız zaman Mahmut Özgener beni haksız yere mağdur etmişti. Ancak geçen gün bir olay yaşandı. TFF maçların yayın hakkını tam 321 milyon dolara sattı. Bu muhteşem bir olaydır. Her şeyden önce Türk futbolunun gelişmesi için tarihi bir dönemin kapısının aralanması anlamına geliyor bu ihale. Ben de futbol camiasının içinde olduğum için konuşulanlara günlerdir kulak kabartıyorum. Herkesin dediği şu: Eğer Mahmut Özgener'in ilkeli, dürüst, kulislere kapalı tutumu olmasaydı bu ihale belki 200 milyonu geçmezdi. Futbol için dev bir kaynak yarattı Mahmut Özgener. Ne kadar tebrik edilse ve İzmirliler ülke sporu için böylesine büyük işler başaran bir hemşerileri olduğu için ne kadar kıvanç duysa azdır.
Bana yaptığı haksızlık ne olacak peki? Şu olacak: Milleti ve ülkesi için bu kadar akıl dolu işler yapan bir adamın şahsıma yaptığı bir adaletsizliği bile lütuf sayarım ben. Unuttum gitti, hakkım geçmişse 321 milyon kere helal ediyorum.
TEBRİKLER BULUT
Namlı katil Ağca hapisten çıktı. Bizim egzantrik işlere meraklı milletin huyunu iyi bilen bir çakal sezgisine sahip olduğu için şimdiden şov yapmaya başladı. Belli ki cezaevinde sivil hayat acendasını iyi hazırlamış. Ve yine belli ki bu acendada baştan sona nasıl keriz üteriz, yani hikayeyi nasıl paraya tahvil ederiz planı var. Bu katil bizim medyanın kendisine ilgi göstereceği hesabıyla yapıyor bu planları. Medya ilgi göstermezse yapabileceği hiçbir artistlik yok. Bunu ilk gören Haber Türk Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut oldu. "Bu katilin hiçbir haberini vermeyeceğiz" dedi. Çünkü bir katilden kendi ellerimizle bir kahraman icat ediyoruz. Bu adam bir katil. Bu adam Hıristiyanların en büyük din adamına kurşun sıkmış bir gladyo çakalı.
Bana göre Ergenekon savcılarının Ağca hakkında yeni bir soruşturma başlatmaları gerekiyor. Tekrar yazıyorum: Bu katil Türkiye'deki gladyo yapılanmasının kullandığı bir tetikçidir. Bunun böyle olduğunu merhum Alparslan Türkeş sağlığında bir mülakatında açıkça ifade etmiştir. Ağca bırakın televizyonlara çıkmayı, sokağa çıkamamalıdır. Batılılar milyonlarca dolar vererek o katilin üzerinden para kazanacaklarsa bırakın onlar istediklerini yapsınlar.O nedenle Yiğit Bulut'un duyarlılığını herkesten beklemek bu milletin hakkıdır.
Bu arada yazımı bitirdiğim sırada daha şimdiden yeni görevinde çok başarılı olacağını göstermiş olan TGF Başkanı Atilla Sertel'in açıklamasını gördüm. Aynı duyarlılığı en etkili biçimde sergiliyor Atilla Başkan. Başkanımızı da tebrik ediyorum.
GÜLE GÜLE HOCAM
O benim hem çok yakın arkadaşım hem de çok şey öğrendiğim hocamdı. Fütüroloji(gelecek bilimi) uzmanıydı ve belki de Türkiye'de tekti. Ben fütüroloji konusunda kendisinden ders almış şanslı kimselerdenim. Yine aynı şekilde hızlı okuma kurslarını bir yazılım programıyla Türkiye'ye ilk getiren insandı. Yine bu konuda da ilk öğrencilerinden birisiydim. Onun sayesinde hızlı okuma ve anlama beceresi kazandım.
Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan öldü. Dün onu 90 yaşında kaybettik. Mücadele ile geçen bir ömür yaşadı. 1944'de İnönü zulmüne uğramış Türkçülerdendi. Sonra Sorbonne Üniversitesi'nde ve Amerika'nın ünlü Columbia Üniversitesi'nde eğitim gördü. Sosyoloji profesörüydü. Japonlar'ın yaptığı ünlü İpek Yolu belgeselini bizimle buluşturan odur.
Bir dönem Amerika'da çok zengin olmuştu. Amerikan okullarının denetimini yapan bir şirketi vardı. Sonra borsada çok para kaybetti. Türkiye'ye döndü ve çalışmalarına burada devam etti. Benim hayatımda tanıdığım en samimi Türkçü ve milliyetçilerden birisiydi. Kendi milletinin tarihine hayrandı. İnanmış bir Müslümandı ve Nihal Atsız ile arasının açılmasının nedeninin din olduğunu söylerdi. Dinin yerine laikliği yerleştirmeye çalışanlara "laik yobazlar" derdi. "Devrim yobazlığı" lafı da ona aittir.
70 yaşındayken genç bir bayanla evlenmişti. Çok mutluydu. İki de çocuğu olmuştu. Ömrünün son anına kadar Türklük için çalışmalarını sürdürmüştü. Atatürk'le bizzat konuşmuş, onunla sohbet etmiş insanlardan birisiydi. Reha Oğuz Türkan hoca için yazılacak o kadar çok şey var ki hangisini yazacağımı bilemiyorum. Kendi milletine ve milliyetine bu kadar hayran bir insan bir daha gelir mi bilmem.
Allah rahmet eylesin. Türk milletinin başı sağ olsun!