Siyasette ağır başlılık her zaman önemlidir. Siz ağırbaşlı, nazik, özellikle başkalarının hukukuna karşı dikkatli olursunuz ama çevreniz için bu uygun bir siyasi profil değildir. Vurmanız, kırmanız, parçalamanızı isterler. Rakiplerinizin ruh dengesini bozacak, onları kamuoyu önünde savunma durumuna sokacak sözler söylemenizi beklerler. Sanki politikacı bunları yapmazsa vatandaştan oy alamaz zehabına kapılırlar. Çoğu lider "etraf"ın ittiği bu yanlış çukuruna düşer. Sert, incitici, mağrur bir dil geliştirmeye zorlar kendisini. Rakiplerine altı boş iddialarla saldırır. Bu saldırılar politikacının dünyasında bazen o derece şehvet uyandırır ki, eroin gibi bağımlılık yapar. Günün sonun da, halk sizden bıkar, yorulur: "Bu adam da kabak tadı verdi demeye başlar." Ağırbaşlılık kazanır, çığırtkanlık ve müfterilik kaybeder. Bu yazdıklarım iktidar-muhalefet, Tayyip Erdoğan-Kılıçdaroğlu, herkes için geçerlidir.
***
Kemal Kılıçdaroğlu yukarıda tarif ettiğim türden bir siyasetçi değil. Yani onun politika tarzını çevresi belirlemiyor. Bugünkü baştan sona hatalı siyasetinin nedeni etraf baskısı değil. Bu köşeden belki de medyada ilk kez ben yazmıştım, Kılıçdaroğlu'nun şu anda yürüttüğü politika, karakterinden kaynaklanan bir politika. Benim hayatımda gördüğüm en kıvrak politikacı o. Aklına bir şey geliyor, onu hemen operasyona dönüştürüyor. Bir tek amacı var, rakibine zarar vermek. Onu suçlamak ve kamuoyu önünde yıpratmak. Öne sürdüğü iddiaların gerçek olup olmaması onu hiç ilgilendirmiyor. Bugüne kadar ortaya attığı iddiaların bir teki bile gerçek çıkmadı. Ama umurunda değil Kılıçdaroğlu'un. O, bu politika tarzıyla devşirdiği gündelik hasılata bakıyor. Ama kazın ayağı öyle değil. Politikacı zamanımızda artık akvaryum balıkları kadar şeffaf olmalıdır. Olmazsanız, "başbakanın villası"der tutturursanız, bir gün Kemal Bey'in de Burhaniye'de bir havuzlu villası olduğu ortaya çıkıverir.
***
Melih Gökçek çok iyi bir siyasetçi. Onunla ilgili hiçbir iddia kanıtlanamadı. Ama o, ta Ankara'dan İzmir'de insanlara arsenikli su içirildiğini kanıtladı. Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir havuzlu villası olduğunu tespit etmiş. Kılıçdaroğlu apar topar bir açıklama yapıyor. Havuzlu bir villası olduğunu kabul ediyor ve şunu söylüyor: "Burhaniye'de inşaat halinde bir şey. Bunu diyenler Başbakan'ın villasını görmüyorlar." Nasıl, cevap iyi mi? Ama Melih Gökçek'in başka soruları da var: "Sen Tunceli'nin bir köyünden çıkmış birisin. Ömrün boyunca memurluk yaptın. Sahip olduğun 7 tane daireyi nasıl aldın, açıkla!" diyor. Müsteşar yardımcısıyken 14 yaşındaki oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nu 61 gün boyunca sigortalı yaptığını iddia ediyor. Okullar açıkken üstelik. Bitmedi, "İzmir Alsancak'ta yaşayan torununu 10 aylıkken, beşikteyken, sigortalı yaptırdın mı, yaptırmadın mı?" diye de soruyor. Şimdi herkesin bu iddiaların üzerine gitmesi şarttır. Bir genel başkan herkese ağız dolusu laf edip kendi durumunu izah edemez durumda olamaz.