CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir kere daha anlıyorum ki, çok tuhaf bir insan. Siyaset yapma tarzının farklı olduğunun 2007 yılından bu yana farkındayım. Gözüne bir hedef kestiriyor önce. Sonra o hedefle ilgili bilgiler topluyor. Bilgilerin gerçek, sağlam, tutarlı olması onun çok fazla dikkat ettiği bir husus değil. Elindeki malzeme, yeter ki rakibinin aleyhine kurgulayacağı iddiaların topluma aktarılmasında siyasi iletişim diline hizmet etsin. Kurnaz birisi Kılıçdaroğlu. Bu toplumun üçkağıtçısının bile, yolsuzluk yapanların peşine düşen, onları yakalayan siyasetçiye sempati duyduğunu biliyor. O nedenle rakiplerinin hakkında gözü kara iddialarda bulunabiliyor.
Yeni bir konu bulduğu zaman eskisini bir kenara bırakıyor, o yeni konuyu iddia haline getirip bir füze gibi rakibine gönderiyor. Kılıçdaroğlu'nun bu işi bir siyaset tarzı haline getirdiği şuradan belli: Bugüne kadar dile getirdiği hiçbir iddiayı ne bir savcıya, ne de bir mahkemeye taşımış değil. Bir siyasetçi elindeki belgelerin sağlamlığına inanıyorsa, adli makamlara suç duyurusunda bulunması gerekmez mi?
***
Ben samimi olarak bir şey söyleyeceğim. Hakikaten Kılıçdaroğlu'nun başarılı olmasını istiyorum. Söylediği birkaç olumlu sözün hemen üstüne atlayıp destek vermemin, ümit bağlamamın nedeni de bu. Ancak, tam Kılıçdaroğlu'nun geçmişteki, o biraz da etik dışı davranışlarını unutmaya çalışırken, karşımıza yeniden o kurnaz, hilekar çehresiyle çıkıveriyor. Şimdi soruyorum: Bir referandum süreci boyunca, "başörtüsünü biz çözeriz" demedi mi Kılıçdaroğlıu? Şimdi ne yapıyor? Önce İran modeli öneriyor, ardından Parti Meclisi'nde zılgıtı yiyince "Canım sordular ayak üstü öyle söyledim" deyiveriyor. Yakışır mı bir Genel Başkana şu tavır?
Yine soruyorlar aklı başında CHP'liler Parti Meclisi'nde: "Anayasa 10 günde yapılır dediniz, nasıl olacak bu?" Verdiği cevaba bakalım Kılıçdaroğlu'nun: "Ben o sözü siyasi manevra için söyledim." Buyurun, Türkiye'nin en hayati konusu üzerine vıcık vıcık bir samimiyetsizlik, oyun, numara. Bu CHP böyle mi iktidar olacak!
***
Tekrar başa dönelim. Belli ki bu siyaset tarzı bir tercih değil Kılıçdaroğlu için. Bu onun karakterinden kaynaklanan bir tutum. Onun için herhalde bir gecede Deniz Baykal'ı satıverdi. Onun için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek için ortaya attığı iddialar doğru çıkmayınca "onlar yemdi" deyiverdi. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben ömrümde böyle bir politika tarzı ne duydum ne gördüm. Her devirde politikacılar birbirlerine çamur atar, olur olmadık biçimde suçlarlar. Ama Kılıçdaroğlu rakipleri için bundan daha fazlasını yapıyor, oturup kurnazca tuzaklar kuruyor.
Yok, hayır. Kılıçdaroğlu'yla ilgili olumlu düşüncelerimin tamamını geri alıyorum. Bu kadar kolay yalan söyleyen, rakiplerine bu kadar ucuz tuzaklar kuran, kavli ve sözü birbirini tutmayan birinden ne CHP'ye ne de bu ülkeye bir fayda gelir.