Memlekette aslında neler olup bittiğini öğrenmek mi istiyorsunuz? O zaman sabah uyanır uyanmaz elinizi yüzünüzü yıkayın, bir SABAH gazetesi alın, Süleyman Yaşar'ın köşesini okuyun. Bir ekonomi profesörü Süleyman Yaşar. SABAH'ta yazmasına kim vesile olduysa. teşekkürler ona. Önemi nedir Süleyman Hoca'nın yazdıklarının? Şudur: Onun yazıları bize ekonominin perde gerisi gerçeğini, esas aktörlerini, gizli niyetleri deşifre ediyor. Üstelik bunu bir komplo teorisi mantığı ile de yapmıyor. Birikimi, yıllara dayalı derin gözlem alışkanlığı ile halktan gizlenen asıl gerçekleri en anlaşılır biçimde kaleme alıyor.
Onun Türk halkına yaptığı hizmet bana göre eşsizdir. Türkiye'de tüm Cumhuriyet tarihi boyunca nasıl bir oligarşik yapı bu ülkenin kaynakları heba etmiş, öğrenmek istiyorsanız Süleyman Hoca'nın geçenlerde piyasaya çıkan, "Derin Ekonomi" adlı kitabını mutlaka okumalısınız. Ayrıca, Şebnem Bursalı ne yapıp etmeli Süleyman Hoca'nın hiç olmazsa haftada bir gün Yeni Asır'da yazmasını sağlamalı.
***
22 Kasım 2010 tarihli Yeni Şafak Gazetesi'nde Murat Aksoy'un Süleyman Yaşar'la yaptığı mülakat, internetten bulunup herkes tarafından okunmalı. Yine dünkü SABAH gazetesinde Süleyman Hoca'nın kendi köşesinde yayınladığı makalesi aynı dikkatle okunmaya değer. Bize onlarca yıldır kimlerin sömürüyü ve yalanı nasıl ekonomi diye yutturduğunu, halkın ekonomik olaylardan nasıl dışlandığını, bazı sermaye çevrelerinin demokrasiye yapılan müdahalelerin nasıl arkasında durduğunu, hükümetlere nasıl tuzak kurduklarını anlatıyor.
Hoca'nın yazdıklarına bugüne kadar başta TÜSİAD olmak üzere, hiç kimse herhangi bir cevap verebilmiş değil. Son günlerde "Kriz bizi teğet geçti" diyen Başbakan Erdoğan'ı alaya alan ve "IMF ile anlaşmazsak mahvoluruz" diyen bazı iş çevrelerinden, "Başbakan haklı çıktı, IMF ile anlaşma yapmadan da ekonomiyi iyi yönettiler" sözlerini duyar olduk. Bütün bu gelişmeleri değerlendiren Süleyman Yaşar, hem yukarıda bahsettiğim mülakatında hem de dünkü köşesinde, bütün meselenin aslında halkın kendi bütçesini kendi seçtiği hükümet eliyle yapmasına mani olmak olduğunu söylüyor. Bütçeyi Ak Parti hükümeti yaparsa eğitime ve sağlıya daha çok pay ayrılıyor çünkü. Ama daha önce olduğu gibi, çeşitli baskı ve sindirme metotlarıyla TÜSİAD üyeleri yaparsa, o vakit de silah alımlarına ayrılan pay daha fazla oluyor. Bu kadar basit.
***
Süleyman Yaşar'ın neredeyse her yazısında, "Bütçe yapımı" konusunu dile getirmesi boşuna değil. Dünyanın bütün önemli üniversitelerinin iktisat bölümlerinde öğretilen ilk temel bilgi şudur: "Siyaset, bütçe üzerinden yürütülen bir faaliyettir."
Bu ne demektir? Şudur: Eğer bir hükümet, bunu bir halk diye de okuyabilirsiniz, kendi bütçesini kendisi yapmazsa, diğer bir deyişle, başka çıkar çevrelerinin müdahalesine açık olursa, siyaset yapamaz, siyasi hedeflerini gerçekleştiremez. Bütçesini yapamayan bir halk siyasetin kendisine hizmet etmesini sağlayamaz. Özgürlüklerini genişletemez. Zenginleşemez. Güvenlik içinde değildir. Velhasıl, iktidarın gerçek sahibi olmaz.
Bugüne kadar Türkiye'nin bütçesini Türk halkı ve seçtikleri yapmıyordu; şimdi yapıyor. Politik tartışmaların tümünün altını kazıyın, altından sebep olarak bu durum çıkar.