Türkiye kısa demokrasi tarihi içerisinde doğrudan 5 askeri müdahale yaşadı. Her zaman söylüyoruz, bu müdahalelerin her biri ülkemize korkunç zararlar verdi. Üstelik darbelerin kurduğu anayasalı vesayet sistemi, siyasete yapılan bu müdahaleleri normal bir uygulama ve hatta yasalardan kaynaklanan en tabie bir hak gibi gösterdi.
Zaman içinde buna siyasetçiler bile inandı. Bu sistemde asker ne yaparsa yapsın dokunulmazdır; yargı dokunulmazdır, medya dokunulmazdır. Siyasetçi ise, sistemin şamar oğlanıdır. Bütün "sosyal gaz birikmeleri" onun üzerinden boşaltılır. Bu elbette hastalıklı bir durumu ifade ediyordu. Nitekim, değişen dünya dinamikleri, büyüyen ve güçlenen ekonomi, gelişen toplumsal bilinç, silah zoruyla sürdürülen saçmalıklara artık daha fazla tahammül edemezdi. Türkiye hızla çetelerden ve demokrasi dışı unsurlardan arınmaya başladı. Halk bu arınma sürecine açık destek verdi. Hukuk devleti şartları egemen olmaya başladı. Demokrasi yönünde alınmış kurumsal, bireysel ve siyasal inisiyatifler, anayasa değişiklikleriyle hukuki temellere oturtuldu. Ve böyle bir Türkiye'de artık hiç kimse, elinde silah olanlarda dahil, dokunulmaz değildir. Bu yeni Türkiye'dir işte.
***
Nitekim yeni Türkiye'ye örnek bir uygulama: Hükümet, adı Ergenekon davasında geçen 3 komutanın atamasını yapmadı. Bu komutanlar hukuki haklarını kullanarak bu duruma itiraz ettiler. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi söz konusu komutanların itirazlarını haklı buldu ve görevlerine iade etti. Bu kez hükümet, AYİM'e itiraz etti. Ancak hükümet bu hukuki sürecin yanı sıra yasaların kendisine tanıdığı yetkileri de kullanmak istedi. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun, açığa alınan veya tutuklanan subay ve askeri memurlar hakkındaki esasları içeren 65. maddesi, Milli Savunma Bakanı'na ve İçişleri Bakanı'na açığa alma yetkisi veriyor. Her iki bakanlıkta bu yetkilerini kullanıyor ve 3 generali açığa alıyor. Dünyanın her demokratik ülkesinde görülebilecek son derece doğal bir gelişmedir bu. Ancak, bizim demokrasi tarihimiz asker vesayetinin egemen olduğu çarpık bir tarih olduğu için bazı çevreler bu yasal işleme son derece provokatif anlamlar yüklüyorlar; sonuç vermeyecek bir çabadır oysa bu.
***
Bu olayın sivillerin ve askerilerin bilek güreşi olarak görülmesi çok hatalı bir düşünce tarzı. Hiç öyle bir şey yok. Yasalar devrededir ve hukuk devletinin kurumları işlemektedir. Hiç kimse, özellikle de askerler, hükümetin bu yasal uygulamasından kendileri adına haysiyet kırıcı bir sonuç çıkarmamalıdır. Benim için bu olayın şöyle bir turnusol kağıdı türünden önemi vardır. Yeni bir Türkiye'de yaşadığımızın kim ne kadar farkında? Bunu görme fırsatı veriyor olay. İlk günkü tepkilere bakıyorum, askerler farkında. Böyle davranmaya devam ederlerse, demokratik hukuk devletine sadakatleri konusunda iyi bir puan alacaklar. Kesinlikle itibarları artacak. Ama siyasetçiler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. CHP o bildik eski terminolojisini hemen siyaset diline sokuverdi ve 3 generalin açığa alınmasını "sivil darbe" olarak nitelendirdi. MHP'de benzer bir tepki koydu. MHP sözcüsü, "O zaman belediye başkanlarını da görevden alın" sözleriyle askere karşı sivil kelle istedi. Yani bu iki parti, "Biz eski hamam eski tas devam edeceğiz" demeye getirdiler.
Ne diyelim, Allah selamet versin.