Hayatın bana öğrettiği bir gerçek var: Bir insanda gerçek bir vatan duygusu varsa, dindarsa, geleneklerine bağlıysa, milli ve dini büyüklerine hürmetkarsa, o insanın, mesela kendi ülkesinin ordusuna düşmanlık etmesi imkansızdır. Nitekim, bizim ordumuz içerisinden dindar vatandaşlarımıza karşı çok hoyratça davranan adamlar çıktığı halde, o insanlar ordularına duydukları güveni hiç kaybetmediler. Öyle olduğu içindir ki, yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında orduya güven en yüksekte çıkmıştır. Bunun yanında bir başka gerçek: Tüm cumhuriyet tarihi boyunca ellerini ordunun içine sokup karıştıranlar, orduyu kendi iktidar emelleri için kullananlar, kışkırtanlar, darbe yaptıranlar kendilerine Atatürkçü-laik-ilerici diyenlerdir. Ve ne kadar ilginçtir ki, ordumuz için en bayağı lafları söyleyenler, en çirkin iftiraları atanlar da bunlardır.
***
Örnek mi istersiniz? Örnek çok, eskilere gidersek örnek daha çok, ancak biz yeni örnekleri hatırlatalım. İşte Emin Çölaşan adlı gazetecilik mesleğini bir kötülük tenekesine çevirmiş olan adamın yazdığı yazı. Ne diyor ordumuz için? "Hadım edilmiş ordu".
Biraz kaba olmayacağını bilsem buraya çok uyan bir cümle var da, neyse. Başka örneklerle devam edelim. İşte Süheyl Batum adındaki CHP Genel Başkan Yardımcısı. Ordumuza, "Kağıttan kaplan, Amerika içini oymuş" diyecek kadar hiçbir izahı olmayan iftiranın sahibi olabiliyor.
Geçenlerde gözüme ilişti, CHP'nin yeni İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır da, asker konusunda Süheyl Batum gibi düşündüğünü açıklamış. Ne güzel, işinize geldiği zaman ordu sizin müttefikiniz, darbe yapar size de iktidar yollarını açarsa orduya şükran, ama orduyu kullanma imkanınız kalmadığı zaman, siyasi emellerinize alet olmadığı vakit kağıttan kaplan, öyle mi? Sizi köftehorlar sizi. Sizi herkes tanıyor artık. O sahte Atatürkçülüğünüzün, o sahte laikliğinizin altında koskoca bir darbeci zihniyet yatıyor ve bu zihniyete hizmet etmediği an da ordumuza düşman kesiliyorsunuz.
***
Ordumuza bu küstah hakaretleri yapanlar sadece bu sivil kılıklı siyasetçiler değil. Balyoz Davası'nın duruşma salonunda tutuklama kararı açıklanınca hep bir ağızdan Harbiye Marşı söyleyen askerler de Türk ordusuna en büyük hakareti yapmışlardır. Siz milletin ülkeyi koruyun diye verdiği silahlarla kendi halkınıza ve hükümetinize karşı darbe planlayacaksınız, cami bombalayacaksınız, kendi uçağımızı düşüreceksiniz, çocukların içinde bulunduğu müzeyi bombalayacaksınız, tüm bunların planlarını yapacaksınız, ondan sonra yargı yakanıza yapışınca Harbiye Marşı okuyarak Türk ordusuna "gelin bizi kurtarın" diye mesaj sarkıtacaksınız.
Bu günlerin en değerli yanı, Türk ordusunu gerçekten sevenler ve ona ruhen bağlı olanlarla, onu kullananlar, yıpratanlar, kullanamadığı vakit de ona sövenler birbirinden doğal bir şekilde ayrılıyor ve millet de onları izliyor.