• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Özensizlik ve ihanet

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22.04.2011, 00:00
Hepimiz çok aceleciyiz. Çoğu kez "sabır" denilen stratejik silahı hiç kullanmıyoruz. Kendimizle veya toplumla ilgili olaylar karşısında birazcık sabırlı olsak daha doğru kararlar alabileceğiz. Bunu yapmadığımız için çoğu kez büyük yanılgılara, büyük zararlara uğrayabiliyoruz. Oysa halk irfanı yüzyıllardır bizi uyarır durur sabır konusunda. "Sabreden derviş muradına ermiş" sözü bizim kültür coğrafyamızda yaşayan bir sözdür ve çok öğreticidir. Yine bizim halk bilgeliğimiz sabır için "ikinci akıl" demiştir. Ne güzel bir tanımlama, ikinci akıl. Tabii asıl yazı konuma geçmeden önce Kafka'nın lise yıllarından aklımda kalmış sabırla ilgili o müthiş sözünü hatırlıyorum: "Sabırsızlıkları yüzünden cennetten kovuldular ve sabırsızlıkları yüzünden bir daha dönemeyecekler."
***
Siyasi tarihimizin darbelerle kirletilmiş karanlık dönemleri bizi her olay karşısında bazen haklı bazen haksız kuşkular duymaya itiyor. Örneğin son YSK kararı. 12 BDP kökenli bağımsız adayı veto etti YSK. Olayı duyar duymaz bu kararın vahim sonuçları olacağını hissettim. Konuyu yeterince incelemeden bu kararın siyasi sonuçları üzerine bir değerlendirme yaptım ve şöyle bir hükme vardım: Bu derece siyasi sonuçları olan bir karar alınıyorsa eğer, bunun arkasında siyaseti tasarlamaya dönük bir el var. Nitekim 24 saat içerisinde bu karara bağlı olarak Türkiye karıştı.
Sonra olayın ayrıntıları belli oldu. Anlaşıldı ki YSK hakimleri ne bir komplo kurmayı amaçlamışlar ne de bir derin devlet operasyonu var orta yerde. Hakimler önlerindeki mevzuata göre bir karar veriyorlar. Verdikleri karar dayandıkları kanun maddesine göre doğru bir karar. Peki, hiç mi hataları yok bu hakimlerin? Var, hem de çok fazla. Birinci ve en temel hataları şu: YSK, sadece bir yüksek yargı organı değildir. Aynı zamanda düzenleyici bir kurumdur. Tıpkı RTÜK gibi, BDDK gibi, EPDK gibi. YSK demokratik sürecin önünü kapatan değil açan kararlar ihdas eden bir kurum olmak zorundadır. Varlık nedeni budur. İkincisi, yeni TCK'nın 53. maddesini görmezden geliyor ve sadece Adli Sicil Kanunu hükümlerine göre karar alıyor. TCK'nın ilgili maddesi cezasını çekmiş kişinin memnu haklarını otomatik olarak elde edeceğini söylüyor. Ve çok önemli bir hatası YSK'nın: Karar verirken evrensel hukukun temel kuralına uymuyor. Nedir bu kural? Özgürlük lehine yorum. Latince söyleyişle "Proindibio libertatis".
Bu arada hukuk kurumlarının kendi aralarındaki bilgilenme ilişkisinin hala ilkel düzeyde olduğunu öğreniyoruz ki, asıl vahamet buradadır.
Karar alanlar kötü bir niyet taşımasalar bile çok eleştirilecek bir iş yapmışlardır.
***
Ama bu tartışma içerisinde mutlaka değerlendirmemiz gereken bir husus var. O da BDP'lilerin tutumudur. İki gün sabredemediler bu insanlar. YSK kararını sokakları ateşe vermek için bir fırsata dönüştürdüler hemen. Ne kadar PKK'lı haydut varsa sokaklara döktüler. Bayrağımıza saldırıya kadar vardırdılar işi. Cumhurbaşkanının huzuruna çıkmayı reddedecek kadar da terbiyesizleştiler. Onların bu çirkin siyaseti yüzünden insan öldü son iki günde. İstanbul'un göbeğinde kreşe molotof attılar.
YSK hakimlerinin yaptığı özensizlikti. Ancak BDP'lilerin ve onların PKK'lı şehir eşkıyalarının yaptığı resmen insanlık suçu.
Ne yaparlarsa yapsınlar, sabredeceğiz!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI