Onlarca yıl boyunca hep ülkemizi eleştirdik, her seferinde ve her gelişme karşısında bir yenilgi psikolojisi içine girdik. Mamafih, boşuna da değildi bu psikoloji içine girmemiz. Devletimiz uluslararası camiada yenilgi üstüne yenilgi aldı. Hatay'ın vatan topraklarına katılmasını saymazsak, belli dönemlerdeki zaferlerimiz bile bize yenilgi olarak yazıldı. Kıbrıs zaferi ve KKTC'nin kurulması gibileri mesela.
Ama ünlü İrlandalı tiyatro yazarı Samuel Beckett'in dediği gibi galiba "Yenile yenile yenmeyi öğrendik".
İşte size son bir hafta içerisinde olanlar ve Türkiye'nin devlet karnesi.
MISIR'IN KARARI
İki gün önce bu köşede yazdım, Mısır Hükümeti ve Parlamentosu Kıbrıs Rum Kesimi ile arasındaki anlaşmayı bozma kararı alıyor. Bu karar Kıbrıs Rum Kesimi'nin petrol ve doğalgazla ilgili bütün senaryosunu çökertecek nitelikte. Üstelik Mısır, Rumlara şunu söylüyor: "Yeni bir anlaşma istiyorsanız Türkiye'nin bu anlaşmaya dahil olması gerekir."
LAVRİON KAMPI
Lavrion Kampı Yunanistan'da, Avrupa'nın göbeğinde faaliyet gösteren bir kamptı. Bu kampı kuran Yunanistan gizli servisidir. Kampın bir tek kuruluş amacı ve işlevi vardı: Türkiye'ye dönük düşmanca eylemler için solcu ve PKK'lı militan yetiştirmek. Askerlerimizi şehit eden o elektronik kumandalı bombalar hiç şüpheniz olmasın bu kampta öğretildi teröristlere.
Bunu dünya alem biliyordu ve hiçbir Türk hükümeti, hiçbir uluslararası güç bu kampın kapanmasını sağlayamadı. Abdullah Öcalan, Yunan istihbaratının kucağında yakalanmasına ve Yunan hükümeti Türkiye'den özür dilemesine rağmen bu kampı kapatmadı Yunanlılar.
Ta ki, geçen haftaya kadar. Türkiye'yi ziyaret eden Yunan Başbakan'ı Samaras ve Başbakan Erdoğan samimi bir görüşme yapıyorlar. Başbakan Erdoğan her zamanki açık sözlülüğüyle Samaras'a Lavrion Kampı'nı kapatmalarının bir samimiyet göstergesi olacağını, iki ülke ilişkileri bakımından bu kampın varlığının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Yunan Başbakanı Samaras ülkesine döndü ve iki gün sonra Lavrion Kampı Yunan hükümeti tarafından resmen kapatıldı.
Bu kadar basit!..
CİĞERİNDEN SÖKÜP ALMAK!
11 Şubat 2013 tarihinde Hatay'ın Cilve gözü Sınır Kapısı'nda bir patlama oldu. Bu patlamada 14 kişi hayatı kaybetti, 25 kişi de yaralandı. Herkes Esad yönetiminden şüphelendi, ben ise daha farklı yerlerden şüphelendim. Aradan henüz bir ay geçmişken Türk devleti failleri belirledi ve operasyon yaptı. Hem de ne operasyon; bu işlere soğukkanlı yaklaşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bile "film gibi" deme ihtiyacı duyacağı türden bir operasyon.
Türk özel timleri Suriye'nin içinde olan failleri paket edip Türkiye'ye getiriyor ve yargıya teslim diyor.
Film gibi sizin anlayacağınız.
"Türkiye eski Türkiye değil, yeni bir Türkiye'de yaşıyoruz ve bu yeni Türkiye gücü olan, yerine göre güç kullanan ve sonuç alan bir Türkiye'dir" dediğimizde bizi çeşitli sıfatlar takarak eleştirenler, son bir haftada yaşanan olaylara bakıp bir daha düşünsünler.