Şu gelişmelere bir bakalım şimdi:
OECD bir zenginler kulübüdür. Bu kuruluşun bir de OECD-DAC adında bir yan kuruluşu var. Kalkınma yardımlarını organize eden bir kuruluş.
OECD DAC'ın Başkanı Eric Solheim geçtiğimiz hafta sonunda Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile görüştü ve Türkiye'ye övgüler yağdırdı. Eric Solheim, Türkiye'nin DAC'a üye olmasını talep etti. Solheim, Türkiye'nin çok hızlı gelişmekte olan bir ülke olduğuna dikkat çekerek, "Özellikle son dönemde Türkiye önemli gelişmeler kaydetti. Afrika ve özellikle Somali'deki yardımlarınız dikkat çekiyor. Türkiye dünyanın her yerinde etkin güç. Türkiye, OECD'nin önemli bir üyesi ama DAC'a üye değil. DAC'a üye olmanızı ve parçamız olmanızı istiyoruz" dedi.
Ayrıca, son yapılan BM Genel Kurulu toplantılarında Türkiye'nin insani yardımlarında rekor artış nedeniyle 2016 Dünya İnsani Yardım Zirvesi'nin İstanbul'da yapılması kararı alındığını öğreniyoruz.
Şimdi en muhalif duygular içinde olalım AK Parti Hükümeti'ne karşı, peki şu yukarıdaki gelişmeye ne diyeceğiz?
Türkiye tam 2.5 milyar yardım yapmış yoksul ülkelere. Üstelik Batılılar bu insani yardımları giderek kısarken.
***
Devam edelim gelişmelere:
Wall Street Journal, ABD'nin küresel ölçekte önemli bir gazetesi. O gazetede çıkan her yorum Amerikan devletinin ve para babalarının kafalarını meşgul eden konuları kamuoyuna duyurmakla görevlidir. İki gün önce bizim istihbaratımız MİT'in başındaki Müsteşar Hakan Fidan'la ilgili uzun bir analiz yayınlandı. Kısaca şunu söylüyorlar Amerikalılar: Bu Türkler ve tabii MİT eskisi gibi bizim emir ve direktiflerimiz istikametinde hareket etmiyorlar. Ya ne yapıyorlar? Kendi kafalarına ve kendi milli çıkarlarına göre hareket ediyorlar. Ayrıca bir şey daha söylüyorlar Amerikalılar: MİT eskiden askeriyenin yan kuruluşu gibiydi, şimdi ise tamamen hükümetin emrinde.
"Bağımsız Türkiye" diye bağıranlar...
Ellerinizi kaldırır mısınız, sizi bir görelim!
***
Gelişme biter mi, geçen haftanın haberlerini hatırlayalım:
Türkiye NATO'dan bağımsız olarak Çin'den kendi uzun menzilli füze sistemini alıyor.
Komuta kontrolün Türkiye'de olacağı bir füze savunma sistemi bu.
Üstelik bu ileri teknoloji gerektiren sistemin bir bölümü Türkiye'de ortak üretimle imal edilecek.
Bu gelişme başta ABD ve NATO'yu rahatsız etti.
Türkiye, "Milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa ona göre davranırız" cevabını verdi.
Bu gelişmeden birkaç gün sonra ilk yerli füze başarıyla denendi.
Bir başka haber: Türkiye artık silah ihraç eden bir ülke haline geldi!
Hedeflenen rakam önümüzdeki on yıl için 50 milyar dolar.
Derken bir pervane sesi: İlk yerli yapım ATAK helikopteri semalarımızda uçuyor.
Bir saldırı helikopteri bu. Mağaranın içine kadar girip ateş etme kabiliyetine sahip.
"Bağımsız Türkiye" diye nara atan arkadaş, neredesin, seni bir görelim şöyle...
Baylar bayanlar...
Atatürk'ün hayal ettiği Türkiye, "istiklali tamme" Türkiye'si işte budur.