• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

Liman, İzmir'in namus meselesi olmalı

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.11.2009, 00:00
Gazeteciliğimin 15. yılında, rutine binmiş bazı konuları hep yazıp durdum. Bu sürenin 14 yılı Ankara'da geçince, doğal olarak siyasi konular ağır bastı elbette. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Yasası Kanunu, kaç hükümet, kaç seçim gördü de, söylemler hiç değişmedi ama bir türlü Meclis'ten geçemedi...
Bu süreç içinde bir de "İzmir değişmezleri" vardı. Bunların başında da Alsancak Limanı özelleştirmesi idi. Ankara ile de bağlantısı olduğu için, yıllar içinde pek çok kereler hem haber hem de köşeyazılarıma konu oldu. Şimdi geleyim, niye bu konuyu açtığıma...
Artık neredeyse; yılan hikayesine dönen özelleştirmede yine bir garip sürece girildi. Yıllardır beklenen ihale sonuçlandı ancak, bu sefer de global kriz gerekçesiyle, ihaleyi kazanan konsorsiyumdan farklı sinyaller geliyor. Ve, bu olumsuz sinyaller, her an ihalenin iptal edilip, her şeyin yeniden sil-baştan yapılabileceği olasılığını akla getiriyor ki; bunun anlamının İzmir'e de, ekonomiye de en azından bir 3 yıl daha kaybettirmek olduğunun-olacağının sanırım herkes farkındadır.
Yaklaşık 800 bin TEU'luk kapasitesi ile Türkiye'nin ikinci büyük konteyner limanından söz ediyoruz. 1989'a kadar Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ndeyken YPK kararı ile TCDD'ye devredilen Liman'ın resmi özelleşme tarihi, 4 Ocak 2006'da oldu. Özelleştirme sürecine girmesi sebebiyle, gerekli yatırımlar yapılmadı ve kamuoyunu sürekli meşgul eden sıkışıklık ve gemilerin beklemesi ile sıkça gündeme geldi. Vinçler eski, büyük tonajlı gemilerin yanaşacağı kadar derin su yolu yok, depolama alanı büyüklüğü yetersiz ve tüm bu sebeplerden bekleyen gemilerin faturasını "sıkışıklık zammı" adı altında ihracatçı firmalar ödemek zorunda kalıyor.
3 Mayıs 2007 tarihi, Liman için bir dönüm noktası sayıldı ve 49 yıllığına devir, 300 milyon dolarlık yatırım şartıyla 16 tur sonucunda Global-Hutchison-Ege İhracatçı Birlikleri Liman Hizmetleri Konsorsiyumu kazandı. 1 milyar 275 bin dolar veren konsorsiyuma, Alman Deutsche Bank'ın büyük ortak olarak yeralacağını açıklaması da sürpriz oldu. Ancak, malum İzmir'e her büyük yatırım yapılması planlandığında ortaya çıkan belli kurumların "dava" engeli yine yaşandı ve açılan "iptal" davaları yüzünden Danıştay'ın "konsorsiyumun imtiyaz sözleşmesini imzaladığı" Eylül 2009'da nihayet son engel de aşıldı.

TOBB'A TEKLİF GİTTİ
Fakat, "şok" süreci bununla bitmedi. Danıştay onayının hemen ardından, konsorsiyumun büyük ortağı olan Deutsche Bank "ekildiğini" açıkladı. Yeni kaynak arayışına giren konsorsiyumun son atağı, önceki gün hakları olan "uzatma" talebini, bugüne kadar görülmeyen bir süre için yani; 5 ay için yaptı ancak, Özelleştirme İdaresi'nden yasal süreyi yani; 45 günü alabildiler.
Şimdi, İzmir ve Ege için bana göre "sırat köprüsü" kadar önemli bir süreç başladı. Çünkü, her geçen bir günün bedelinin milyonlara karşılık geldiği Alsancak Limanı Özelleştirmesi için herkesin artık "elini taşın altına sokma zamanı geldi de geçiyor bile." Ben öyle beylik sözleri seven biri değilim ancak, mevzubahis olan sadece bugünü değil, onlarca yılı ve nesilleri ve hatta kentin, bölgenin ve bila hatta ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir konu ise (ekonomik, sosyal veya siyasal hangi konuda olursa olsun) direk konuşmayı severim. İşte bu yüzden de yazımın başlığını "namus meselesi" koydum. Ve, buradan isim isim saymak gerekirse; bu kentin dünü, bugünü ve yarınlarında söz sahibi olan, olmayı düşünen ve bunu kendinde hak gören işadamı, yerel ve genel siyasetçisi, sivil toplum örgütleri ve rekabet duygusunu kenara atarak bilcümle yazılı ve görsel medyasına seslenmek isterim. Liman özelleştirmesini artık İzmir'in namus meselesi yapalım ve bu konunun İzmir'e 3 yıl, 5 yıl daha kaybettirmesine izin vermeyelim. Pazartesi günü İzmir'e gelen Türkiye'nin en büyük işadamı örgütü TOBB'un Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, İzmirli olmasa da bu sorumlulardan biri. Benim, Modern Evliya Çelebi dediğim Başkan Hisarcıklıoğlu, göreve geldiği günden beri yurtiçi ve yurtdışında 8 yılda 1 milyon 692 bin 264 kilometre yol kat etti. Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Eurochambers'in ilk Türk Başkan Yardımcısı olarak, temsil ettiği Anadolu sermayesini dünya ölçeğine açtı. Ankara'dan da çok iyi tanıdığım Başkan Hisarcıklıoğlu, yerel ölçekle dünyayı buluşturmayı ilke edindi. Başkan ile bu konuyu konuştuk. Çünkü biliyorum ki, kendisinden ve temsil ettiği TOBB'dan, "Alsancak Limanı için elini taşın altına koyması" istendi. Konsorsiyum, İzmir'e gelmeden iki gün önce ve İzmir'e geldiğinde, Deutsche Bank yerine büyük ortak olması teklifinde bulunuldu. Teklifin geldiğini doğrulayan ve çok ciddiye aldığını söyleyen Başkan, her zamanki temkinini elden bırakmadan, bana göre "yeşil ışık" yaktı.

BÜTÜN EGE GÖREVE
Yeni Asır aracılığıyla İzmir'e mesajı şöyle, "Konsorsiyum'dan teklif geldi. Hayli teknik ve stratejik bir dosya. Çok detaylıca inceleyeceğim. En geç bir hafta içinde çalışmayı bitirir, arkadaşlarımla görüşür, kararımızı veririz." Başkanın kafasında doğal olarak belli sorular var; Proje rantabl mı? Bizden (TOBB) ne isteniyor? Ticari boyutu nedir? Fizibilite raporları nedir? Bu soruların cevabını, kendisine sunulan dosyada bulursa ve elbette; limanla ilgilenen ve ilgilenmesi gereken tüm İzmirliler de (başta Ekrem Demirtaş, Aziz Kocaoğlu, Lucien Arkas ve diğer işadamları) başkana destek verirse, bu iş "tamam" demektir. Başkan, Kayserili temkinini elden bırakmıyor haklı olarak. Çünkü 1.5 milyon işadamının sorumluluğunu taşıyor. Bir hafta içinde ne yaptık yaptık. Yoksa, İzmir, Ege ve dolayısıyla Türkiye ekonimisinin bir üç yıl daha kaybetmesi işten bile değil...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA