• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

Ülkeler zimmetleniyor

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.06.2012, 00:00
Ankara ve İstanbul'da yaşayan dostlarım; İzmir'de gazeteciliğin ne de rahat, ne de kolay yapıldığını düşünüp; hep bize özenirler. Gerçi; gazeteciliği rahat yapanlar da var elbette ama; habercilerin Cuma ve Cumartesi günkü performanslarına herkes şapka çıkarmalı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "yıldırım" programına bir de Cumhurbaşkanı'nın yoğun temasları eklenince; 40 dereceyi bulan sıcaklıkta bu yoğun trafiği takip eden özellikle muhabir ve foto muhabiri arkadaşlarımın hepsini ayakta alkışlıyorum kendi adıma...
Göreve geldiği 10 yıldan bu yana, havacılıkta yapılanlarla, neredeyse uçağa binmeyen vatandaş kalmayan Bakan Yıldırım'ın, TAV'ın yeni iç hatlar terminalinin temel atma töreninden çıkıp, 35 projenin yıldönümünde hedeflenenden daha fazla projeye başlandığını (13) ve bundan sonra yapılacaklarla ilgili özellikle işadamlarına gösterdiği hedefi anlattığı toplantısı ve sonrasındaki programlarını haber sayfalarımızda okudunuz. Bu yüzden ben size daha çok Cumhurbaşkanı'nın EXPO sunum sırasında yaptığı konuşmada verdiği mesajları yorumlamak istiyorum.
Yazının başında muhabir arkadaşlarımı tebrik ettim ama yoğun tempoda gösterdiği performans için Vali Kıraç'ı da ayrıca tebrik etmek lazım. Ve hemen konuya gireyim...
Dün, EXPO sunumunda Başkan Kocaoğlu ile Vali Kıraç'ın sunumlarının ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Gül'ün mesajları;
Öncelikle ve özellikle EXPO'ya kilitlenen İzmirliler'e moral ve motivasyon için gelmişti...

EXPO'dan gerisi yalan...
2015 EXPO'sunun kılpayı kaybedilmesinin verdiği ilk baştaki moralsizliğin artık geçtiğini görmekten memnundu...
Benim de hemen her yazımda tekrarladığım; EXPO hedefinin bir İzmir projesi değil, devlet ve Türkiye projesi olduğunu tekrarladı...
Bugüne kadar çok gündeme gelmeyen çok önemli bir hedefi işaret etti; uluslararası ilaç firmaları, hastaneler ve doktorların bu işleyişe dahil edilmesi ve lobi için devreye sokulması...
En önemli daveti de İzmirli işadamlarına oldu; 160 üye ülkeyi (ticari ve özel ilişkileri kapsamında) her bir işidamına zimmetlenmesi uyarısı çok ama çok önemliydi. Ki; bununla ilgili Vali beyden sevindirici bir haber aldım. Bir süredir yürüttükleri çalışmada sona geliyorlarmış ve yapılacak ilk Yürütme Kurulu toplantısında açıklayacakları hazırlığa göre; hem ticari ilişkileri bağlamında hem de fahri konsolosluklar ilişkileriyle ilgili işidamlarına, EXPO üyesi ülkeleri zimmetleyeceklermiş.
Motivasyon ve bu işin bu sefer kesin kazanılacağına dair inancın ve azmin, hiçbir şekilde yitirilmemesi mesajı...
Ve son mesaj belki de; Devlet'in en yetkili isminin verdiği en güzel mesajdı; EXPO'ya gönül vermiş her kişi ve kuruluşun, aralarında ne tür problem olursa olsun, bunları geride bırakıp, enerjilerini ve mesailerini sadece EXPO'yu kazanmaya harcamaları çağrısı...
Daha da üstüne birşey söylenmez ki...

Babasız kalmak...
Ben biraz mahsunum bugün. Babasız ilk Babalar Günüm. Annesiz 7. Anneler gününden sonra, babasız günler de başladı. Geçen yıl Babalar Günü'nde "Babam ve Ben" demiş ve bizim hikayemizi anlatmıştım; "17 yaşımdan bu yana evden ayrı yaşarken, Şubat ayından itibaren babamla tekrar aynı evde buluştuk. Bizim buluşmamızın biraz hüzünlü bir hikayesi olsa da; şu anda onunla yaşıyor almaktan dolayı çok ama çok mutluyum" demiştim. Babamla, hikayemizin 2. bölümü diye adlandırdığım bu bölümün sonu, acı son'la bitti. Henüz 1 yılı bile dolmadı bizden ayrılması o yüzden acım henüz çok taze. O; benim kahramanımdı. Yaptığım her işte, ilk ve belki de tek O'nun onayını almayı istedim hep. Benim babam olduğu için değil; bu dünyadan gelip geçen İsmail Bursalı olarak; tanıdığım ve O'nu tanıyan herkesin önünde saygıyla eğildiği; adam gibi adamdı benim babam. Bize bıraktığı soyadı; benim bu dünyadaki görüp görebileceğim tüm servetlerden daha büyük. Babasız olanlar anlar beni; Hissettiğiniz şey; kocaman bir boşluktur. Varlık içinde yokluk, herşey varken hiçbirşey yokmuş gibidir. Susarken konuşmak, gülerken ağlamak gibi. Direksiyonsuz otomobil, şarjı bitmiş cep telefonu gibi. Daha da doğrusu belki de; köksüz ağaç gibisinizdir. Annem gittiğinde de benzer duyguları yaşamıştım. Karşılıksız sevginin en derin ifadesi Anne ise; karşılıksız vermenin en doğru adresi de Baba değil midir? Biz; küçük ailem ile daha çok birbirimize sarılarak bu yolculuğu devam ettirebiliyoruz çok şükür.
Canım abim Tarkan'ın, kardeşim gibi gördüğüm eniştem Çağatay'ın ve babamdan sonra bize babalık yapan Emin eniştemin, yol arkadaşlarım dediğim çalışma arkadaşlarım ve siz yazı dostlarımın Babalar gününü kutluyorum. Eğer babanız yaşıyorsa lütfen benim için de ellerinden öpün...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA