Kadınlara 'özel gün' izni verilsin mi, verilmesin mi? Yeni gündem maddemiz bu. Şimdi aslında yasaya göre bu hak. Çünkü bu Tanrı'nın kadına verdiği bir hak. İnsan neslinin üremesi için kadının hamile kalması ve doğurması gerekiyor. Bunun için de her ay üremeye hazır bir hale geliyor ve döllenme olmazsa insan türünün aslını oluşturan hücre, yani kadın yumurtası vücuttan atılıyor.
Kadınlar için doğal olan bu süreç, ne yazık ki biraz yorucu ve sancılı geçiyor. O gün bu olağanüstü değişim yüzünden, hormonların etkisiyle kadınlar sinirli oluyor, ağrılar içinde kıvranıyor, gergin ve huzursuz oluyorlar. Normalde son derece sakin olan bir kadın bile o gün agresif olabiliyor. Canı yataktan çıkmak istemeyebiliyor, bütün gün yatmak, hiçbir şey yapmamak en büyük dilekleri. Ne var ki pek çok kadın, böyle bir beden ve ruh hali içindeyken, günlük programı aksatmadan hayatına devam ediyor.
İŞLERİNİ AKSATMIYORLAR
Ev kadınları yine erkenden yataktan kalkıyor, çocuklarını okula gönderiyor, evin tüm işini görüp, yemeğini yapıyor. Fırsat bulup da biraz dinlenebilirse kendini şanslı hissediyor.
Çalışan kadınlar da istemeye istemeye de olsa işlerinin yolunu tutup, toplantıları varsa toplantıya, görüşmeleri varsa görüşmeye gidiyorlar. Bugüne kadar seslerini çıkarmadılar, bugünden sonra da çıkarmazlar. Çünkü zaten iş hayatında istenmediklerini biliyorlar. İşverenler veya evdekiler veya sistem kadına eve dönmesini söylüyor. Bunun için de bahane aranıyor. Hamilelik ve doğum izni nedeniyle zaten işten çıkarılıyorlar veya işe alınmıyorlar. Bir de regl izni mi isteyecekler?
BEŞ GÜNE GEREK YOK!
Kaldı ki 5 gün izni kimse istemez. Bir hadi bilemedin iki gün yeter kadına. Önemli olan ilk günü atlatmak. Ama dedim ya, kadınlar böyle bir hakkı talep edemezler. Yasalarda olmasına rağmen etmediler, etmezler de.
Şimdi birdenbire ortaya atılmasının altında yatan sebebi iyi tartmak lazım. Kadınları istihdamdan uzaklaştıracak bir tuzak olmasın! Nitekim pek çok kadın örgütü ve kadın patronlar bu olasılığa dikkat çekiyorlar.
Çünkü kadınlar fazla hak ya da özel bir ayrıcalık istemiyorlar, tek istekleri kadın oldukları için ayrımcılık yapılmaması. Evet, hamile kalan ve doğuran kadın. Bir ailenin çoğalması için bu işi kadın yapmak zorunda. Kadın da bu işi üstlenmekten son derece memnun. Ama bu avantajın dezavantaja dönmesini istemiyorlar.
ERKEKLERE DOĞUM İZNİ
Mesela pek çok kadın yasal doğum iznini bile tam olarak kullanmıyor. Hamileliğinin son haftasına kadar çalışıp, bir ay geçmeden işine başlayan kadınlar var. Elbette bu hakkı istismar edenler olduğu gibi, sorumluluğunun bilincinde olan kadınlar da var. Onlar işlerini aksatmamak için elinden geleni yapıyorlar. İşlerinden hakları olsa dahi iki-üç ay uzak kalmak istemiyorlar. Ama evde de bakıma muhtaç bir çocuk var. Bu durumda da eşitlik istiyorlar. Mesela kocalarının da doğum iznine ayrılmasını istiyorlar. Bir ay kadın bakıyorsa, bir ay de erkek baksın istiyorlar. Almanya'daki Yeşiller Partisi'nin Türk Milletvekili Cem Özdemir'in doğum iznine ayrılması gibi. Clinton döneminde Dışişleri Basın Sözcüsü iken ünlü televizyoncu Christiane Amapnour'un doğurduğu çocuğuna bakmak için işinden istifa eden James Rubin gibi.
Amaç gerçekten kadına haklarını vermekse samimi olmak yeter. Bunun yolu da o yasaları yaparken kadınları işin içine katmaktan geçer.
Bir duyuru
Yarın İzmirli kadınların şiddete karşı yaptıkları çalışmanın tanıtım kokteyli var. Konak'ta İl Özel İdare'nin arka sokağında bulunan ÇHD İzmir Şube Salonu'nda yapılacak 'Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu Yürütme Kurulu' toplantısına tüm kadınlar, erkekler, başta kadın örgütleri olmak üzere tüm sivil toplu kuruluşları davetli. Haberiniz olsun.