Diziler tatile çıktı ama yaz ekranı nedeniyle çoğu tekrar edilmeye başladı. Eskiler ise zaten hep tekrarda. Ben de eski bir yazının tekrarını yapacağım bugün. Bir süre öncesinin en çok seyredilen dizisi "Binbir Gece"nin önemli karakterlerinden Füsun hakkında yazdığım bir yazıda etrafımızdan çok sayıda var olan Füsun gibi kadınlara yönelik bir eleştiri.
Melek misali kayınvalidesini bile sinirlendirmeyi başarabiliyor, hizmetçilere saldırıyor, eltisini kıskanıyor ama aslına bakarsanız toplumun olmasını istediği kadınlardan biri Füsun!
Fazla okuması istenmemiş nasıl olsa evleneceği için. Evlenip evinin kadını, çocuklarının annesi olacağı için ev kadınlığına yatırım yapmış o da. Şansı da yaver gitmiş, zengin bir aileye gelin gitmiş. Bir kız ve kız ailesi için en arzulanan şeydir bu, böylece rahat eder diye düşünülür.
Rahat ediyor hakikaten Füsun. Her isteği karşılanıyor ama bu durumun geçici olduğunun da farkında. Hayat bu, kocası terk edebilir, kayınpederi iflas edebilir, her şey olabilir.
PARA BİRİKTİRMEK
Yani zenginliğin esas nedeni ortadan kalkınca yeniden eski, yoksul hayatına geri dönebilir. O yüzden o günler için yatırım yapmaya başlıyor. Bir anlamda pek çok kadının yaptığı şeyi, kendisine verilen harçlıkların bir kısmını biriktiriyor. Hatta epey bir kısmını. Yalan söyleyerek, ihtiyacından fazlasını isteyerek kayınpederini soyuyor bir bakıma. Dolayısıyla suçu para biriktirmesi değil, fazla tırtıklaması, aşırıya kaçması.
Öteki taraftan "iyi bir kadın". Kendi deyimiyle namusuyla oturuyor evinde. Çocuk doğuruyor, gerçi bir erkek doğuramadığı için pek üzgün ama onları, toplumun ona doğru olarak öğrettiği aslında yanlış olan bir şekilde yetiştiriyor. Sonuçta görevini yapmış oluyor istenenlere bakarsak.
Yine de mutlu değil. Bir kadının en çok korktuğu şey geliyor başına, aldatılıyor. Kendisinin de en çok korktuğu şey. Kocadan ziyade ailenin gelini olmayı kaybetmekle karşı karşıya.
ÖFKENİN NEDENİ
Füsun'un en büyük yanlışı ne biliyor musunuz? Kendine güveni olmaması. Kadın olmaktan memnun değil, erkeğin üstün olduğuna inanmış ve yenilgiyi baştan kabullenmiş.
Geleceğini garanti almak için de kendisinden değil başkalarından medet umuyor. Söz dinler gözüküyor, kurallara uyuyor. Yine de mutlu olamadığı için öfkeli aslında! Her istenileni yerine getirdiği halde işler yolunda gitmediği için kızgın! Suçlu kendisi olamaz, çünkü o kendinden isteneni yaptı. Demek ki her şeyi kabullenmek, itirazsız yerine getirmek işe yaramıyor.
Senaryo gereği başına gelmedik kalmadı ama dizi boyunca her bölümde Füsun'un giderek dibe vurduğunu gören kadınlar yaptıkları yanlışı fark etmiştir umarım. Biz de en azından dizilerin böyle bir yararı olduğunu düşünelim.