Sevgili Ayşe Özyılmazel ve Ajda Pekkan üstlerine alınmasınlar ama "Ben erkeğimin zekasına aşık oldum", "Ben erkeğin beynine bakarım" türünden açıklamalar bana çok erkek söylemi geliyor.
Meali şu bence bu cümlelerin: Erkeklerin yakışıklı, düzgün fiziğe sahip olması gerekmiyor. Erkek dediğin çirkin olabilir, göbekli olabilir, kel olabilir, hatta yaşlı. Ne kadar bakımsız, şekilsiz olsalar da bir önemi yok. Kadınlar onları beğenir. Erkeğin akıllı olması önemlidir. O da zaten her erkekte vardır.
Kadınlar için ise tam tersi geçerli. Kadın dediğin her daim genç, güzel ve bakımlı olmalı. Bacağında selülit, göbeğinde yağ asla olmayacak. Göbekleri sarkık olmayacak. Her zaman gülümseyecek, güzel ve seksi olacak. Akıllı olmalarına gerek yok. Zaten zeka, onların semtine uğramamıştır. Zeki olanlar da ukala, çirkin, sevimsiz şeylerdir. Erkekler kadınların beyinleriyle falan değil, göğüsleriyle ilgilenirler.
Böyle bir erkek çıksın, "Ben karımın beynine aşık oldum, zekasına vuruldum" diyen, tebrik edeceğim.
Estergon Kalesi
Halil Bezmen'le sevgili arkadaşım Rengin Suar sayesinde tanıştım. Genç ve güzel bir kadın olan Rengin, kendisinden yaşça büyük olan Halil Bezmen'e aşık oldu. Bezmen de ona. Yıllardır birlikteler ve çok mutlular. Halil Bey sürekli yazıyor. Neredeyse her yıl bir kitabı basılıyor. Ne zaman kaşılaşsak bana yeni bir kitabını armağan ediyor.
"Vahşi Aşk Öyküleri"ni bitiremeden "Estergon Kalesi" ile karşılaştım.
"Bu kitaptaki kişilerin isimlerini değiştirdim. Bunu, kendimi güvenceye almak için yaptığımı sanmayın; gayem, suçluları korumaktı" diyor kitabın kapağında yer alan giriş yazısında.
Sözü yine ona bırakırsam: "Tanıdıklarım arasında dolandırıcılar, satılmışlar, kanatsız melekler, mafya babaları, milyarderler, politikacılar, mühendisler, ruhen fahişe olanlar, salaklar ve daha neler vardı. Kendi kendine apandist ameliyatı yapmış olana bile rastladım. İnsanlığın hayvanat bahçesini gezdim" diyor.
Estergon Kalesi, gerçekle gerçek üstünün kesiştiği bir kitap. "Bu romanın içindeki otobiyografik öğe miktarı ne kadar?" sorusuna "Yüzde 3-5'i aşmaz. Ancak, bu küçük yüzde nitelik olarak önemli. Çünkü, Hartford Hapishanesi'nde geçirdiğim 8 ayda başıma gelen bir olay, romana ilham ve baslangıç noktası oldu" diyor.