Şu aralar ne zaman televizyonu açsam, karşıma "Bugün ne giysem?" programı çıkıyor. Geçen sezon Hakan Akkaya, İvana Sert ve Nur Yerlitaş'ın jüri koltuğuna oturduğu yarışmada, bu yıl görev değişikliği oldu ve Yerlitaş'ın yerini Barbaros Şansal aldı.
Bence televizyonlardaki en iyi kadın programlarından biri. Keyifle izliyor, gülüyor, eğleniyor ve bildiğim pek çok şeyin doğru olduğunu teyit ederken, yepyeni şeyler öğreniyorum. Televizyon programları da böyle olmalı. Hem eğlendirmeli, hem de bilgilendirmeli.
İÇ ÇAMAŞIRI
Yemekteyiz programı gibi sadece "gereksiz ve yanlış eleştiri" değil, "doğru, olması gereken" yorumlar yapılıyor.
Bu tür programları izlerken kadınlarımızın çoğunun "cahil" değil ama bazı konularda "bilgisiz" olduğunu görmek mümkün. Örneğin "Yemekteyiz" programı kadınlarımızın yemek yapmayı bildiğini ama mönü yapmaktan, sofra düzenlemekten bi haber olduğunu gösterdi. Misafir ağırlamak da bir sanattır.
Çok görkemli sofralar, zengin mönüler hazırlamak gerekmez işin ehli olmak için, kuru fasulye, pilav, turşu ve tatlıdan oluşan bir sofra da hazırlayabilirsiniz. Önemli olan bunu sunmak.
Örneğin Rengarenk Kırmızı'nın Kasım sayısına bakmanızı öneririm. Yemek yazarı Selin Kutucular, yemekleri bir sanat eseri gibi özenle hazırlıyor. Bir fava var ki, -kapağa da koyduk zaten, fava fava olalı böyle güzel bir görüntüye bürünmemiştir.
Seyirciye doğru ve güzel örnekler sunmak gerekir kısacası. Eleştirirken de, yerinde eleştiriler yapmak. Bunu da rakip yarışmacılar değil, konu hakkında bilgi sahibi olan kişiler yapmalı.
"Bugün ne giysem?"in jüri üyeleri de bunu yapıyor. Geçenlerde seyrettiğim programda Barbaros Şansal iç çamaşırı konusunda uyarılarda bulundu yarışmacılara. Siyah elbisenin içine beyaz iç çamaşırı giyilmeyeceğini, dar sutyen giyerek, fazlalıkların taşmasına izin verilmemesini ve gerek pantolon gerekse dar elbiselerin altından iç çamaşırının görülmemesi için külotlu çorap giyilmesi gerektiğini söyledi. Yazsa külotlu çorap, bacak kısmından kesilip korse gibi giyilebilir.
ABARTILI GİYİM
Programı izlerken dehşet içinde kaldığımı da söylemeliyim. Alışverişi çok seviyor kadınlarımız. Yeni bir şeyler almayı, giyinip, süslenmeyi, saçlarını taratmayı, makyaj yapmayı ama nereye ne giyeceğini bilmiyorlar maalesef. Gündüz vakti, gece kulübüne gider gibi giyiniyorlar. Soruyor zaten jüri üyeleri, "bu elbiseyle nereye gidersin?" diye, "gece kulübüne diyorlar. Sanırsınız her akşam bir kulüpteler. Oraya giderken de insan, üstüne bir şal, ceket alır ayrıca. Bir straples merakı var kadınlarımızda inanamıyorum. Bir kere straples giysi herkese yakışmaz. Hele kollar kalınsa, göğüsler çok büyük veya çok küçükse hiç hoş durmaz. Hele koltuk altları pırtlamışsa felaket görünür.
Abartıyı da çok seviyor kadınlarımız. Ne varsa takıp takıştırıyorlar. Küpeler taşlı, kolyeler incili, çantalar boncuklu, ayakkabılar fiyonklu, elbiseler de öyle. Olmuyor tabii.
Bir de ayakkabıyla giysi uyumunu yapamıyorlar. Çok şık bir elbisenin altına spor bir ayakkabı giyebiliyorlar mesela. Topuklu olunca ayakkabının şık olacağını zannediyorlar sanırım.
Kısacası bu tür programların artması gerekir. İlişkiler ve özellikle de çocuk bakımı ile ilgili benzer programlar ise elzem.