• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Seçme ve seçilme hakkı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13.12.2011, 00:00
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 77. yıldönümünü kutladık geçtiğimiz hafta. Ne kadar saçma aslında değil mi? Kadın ve erkek, nüfusun yarısını oluşturan birbirini tamamlayan iki cins. Bir erkek var bir kadın. Ama bütün haklar bir cinse ait. Kararları onlar alıyor, kuralları onlar belirliyor, okullara onlar gidiyor, doktor avukat, siyasetçi onlar oluyor, onlar oy kullanıyor, onlar seçiliyor. Ve kadınları engelliyorlar. Siz okula gidemezsiniz, siz meslek sahibi olamazsınız, siz siyaset yapamazsınız, sis milletvekili olamazsınız, siz milletvekilini de seçemezsiniz...

ÖVÜNÇ KAYNAĞI!
Ve işin tuhaf olanı buna herkesin inanması, inanmasını istemeleri ve karşı çıkanı susturmaları ve yok etmeye kalkmaları. Yüzyıllar boyunca Türk kadını okula gitme, okuyup meslek sahibi olma, çalışıp para kazanma hakkından yoksun olmuş. Padişah eşleri köle, yurtlarından, evlerinden kaçırılıp saraya getirilmişler, bırakın okuyup okutulmaları, özgürlükleri ellerinden alınmış, yaşadıkları odadan salondan, saraydan çıkmaları yasaklanmış. Padişah kızlarının da öyle. Erkekler veliaht olarak yetiştirilirken kızların okuması da engellenmiş.
Çoğunluk kabullense de isyan edenler çıkmış. Osmanlı döneminde de. Birçok kadın okuma, çalışma, seçme ve seçilme hakkı da dahil olmak üzere erkeklerin sahip oldukları pek çok hakkın kendilerinde de olması gerektiğini dile getirmişler. Başta da söylediğim gibi susturulmuş, alaya alınmış, küçümsenmiş, hatta deli diye hastanelere gönderilmişler.
Ama sonuçta haklarını teker teker elde etmişler. Bunda Mustafa Kemal'in de payı büyük elbette. Kadınların da erkeklerin sahip olduğu bütün haklara sahip olması gerektiğine inanan ve kadınların mücadelesine destek veren Mustafa Kemal, devrimlerini uygularken bunları çabuklaştırmış. Birçok Avrupa ülkesinden önce uygulamış üstelik.
Bununla da bir övünüyoruz ki sormayın gitsin. Fransa'dan da, İsviçre'den önce elde ettik diye seviniyoruz. Sanki kadınlara lütuf da bulunmuşuz da gururlanıyoruz. Gerçekten övünmek istiyorsak bugün geldiğimiz noktaya bakmamız gerekir. Kadınların durumu ne? Meclis'teki oranları ne? Yüzde 30'u geçmiş mi? İş hayatında neredeler? Kaç işyerinin sahibi kadın? Evlerinde mutlular mı? Söz dinleyen, uslu duran dolayısıyla okumayıp, meslek sahibi olmayıp evde oturan, çocuk doğurup ev kadını olan kadınlar el üstünde tutuluyorlar mı peki? Yoksa her şeye rağmen dövülüp, öldürülüyorlar mı?

KENT MECLİSİ

Ne acı değil mi? 1934'de bir ayıp ortadan kalkıyor, güçlü bir liderin öncülüğünde kadınlara onurları geri veriliyor, aradan geçen 77 yılda bunun ötesine çok fazla geçemiyor, geçilmemesi için elbirliğince çabalıyor, bunun önemini sadece bu günlerde dile getiriyor, modern ve çağdaş ülkelerden daha çağdaş olduğumuzu söyleyip avunuyoruz.
Kutlamamız da gerekiyor. Yoksa bu hakkı kaybetmek de mümkün! Bu hakkın kadınlarda olmasından rahatsız olanlar var çünkü. Ellerinde imkan olsa, bu hakları hemen geri alacaklar.
O yüzden sahip olduğumuz her hakkın mücadelesini yapmak zorundayız. Bu yıl Kuşadası'ndaydım. Kuşadası Kent Konseyi Meclisi tarafından Kuşadası Belediyesi İbramaki Sanat Galerisi'nde düzenlenen etkinlikte ben de bir konuşma yaptım. Yukarıdaki sözleri dile getirdim. Kent Meclisi üyeleri ve etkinliğe gelenlerle neler yapmamız gerektiğini konuştuk, tartıştık, dertleştik.
Birlikte güzel bir gün geçirdik..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA