• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Kadını değersizleştirmek

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.06.2012, 00:00
Yönetmen Yeşim Ustaoğlu'nun, Denizli Kadın Filmleri Şenliği kapsamında gösterilen "Sırtlarındaki Hayatlar" adlı belgeselini izledikten sonra şu satırları yazmıştım...
Kaçkar'larda yaşayan Karadenizlilerin bir günlerini izlediğinizde kadınlara ne kadar büyük haksızlık edildiğini anlıyorsunuz.
Yılın belli aylarında çoluk-çocuk bütün aile yüklerini alıp dağlara, en tepelere çıkıyorlar. Hayvanlarıyla, yatak-döşekleriyle, yiyecekleriyle birlikte... Zorlu bir yolculuk bu... Bir yanı uçurum olan patika yoldan, hem de bütün gün süren yağmurdan vıcık vıcık olmuş yoldan sırtında yüklerle bata çıka yürümek kolay değil. Hiç değil...
Ne var ki çocukların bile sırtında yükler varken erkekler bir ellerinde sigara, öbür ellerinde sopa, hayvanları önlerine katarak yürüyorlar. Önlerine katarak ama... Daracık tahta köprüden karşıya geçiren, çamura battıklarında çıkaran yine kadınlar...

ZORLU BİR YAŞAM
Gidecekleri yere vardıklarında çok yorulmuş gibi duvar diplerine oturup sigaralarını tüttüren yine erkekler. Onca yükü sırtlarında taşıyan kadınlar, yükleri indirir indirmez evi açmaya, havalandırmaya, sobayı, ateşi yakmaya, yemek hazırlamaya koyuluyorlar.
Zor diyor gencecik ve birbirinden güzel genç kadınlar. Hem sırtlarında hem karınlarında yükleri var. Hepsinin çocuğu var birer ikişer. Kucaklarında onları sallarken dertleşiyorlar. "Memnun musunuz?" sorusuna "İdare eder" yanıtını veriyor güzeller güzeli bir kadın. Nasıl memnun olsun? Genç yaşta çöktüklerini anlatıyor. Bellerinden rahatsız olduklarını, kadın hastalıklarına yakalandıklarını söylüyor. Kolay mı onca yükü taşımak?
Hiç kolay değil... Ama böyle. Ve bu kadar fedakarlık yetmiyor. Daha fazlasını istiyoruz kadınlardan. Ve kadınların "bedenim benimdir" demesinden rahatsız oluyor, "Hayır efendim beden senin değil, toplumundur" diyoruz.
Niye çocuğu taşıyor ya kadın, ondan.

BEDENE MÜDAHELE

Bu kadarı da fazla değil mi? Bütün bunlar beni gerçekten çok rahatsız ediyor. Gelinen nokta çok vahim. Kadınların bedenlerini denetleme gücünü elinde bulundurmak istemek, kadını değersizleştirmek anlamına geliyor. Bilinçli bir politika bu. Bir birey olarak kadına değer verilmek yerine varlıkları aile ve evlilik kurumlarının içinde eritilmek isteniyor. Evliliğin her kadının yaşamında nihai amaç olması gerektiği savunuluyor. Ne olursa olsun, boşanmaları istenmiyor. Ücretli çalışmasından yana olunmuyor. Buna karşılık anneliği ve ev kadınlığını tek olumlu değer olarak görülüyor. Şimdi de kadınların bedenlerine müdahale edilmek isteniyor. Tekrarlıyorum, bu kadını değersizleştirmek demek.
Türkiye'de kadınların değersizleştirilme sürecinin iyi anlaşılması ve bu sürecin tersine çevrilmesi gerekmektedir. Kadına öncelikle insan haklarına sahip bir birey olarak değer veren, kadın erkek eşitliğine inanan ve ayrımcılığı reddeden çevreleri bu eşitliği savunmamız lazım. Bunu bütün kadınların görmesi gerekiyor.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA