İğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım mı sevgili erkek meslektaşlarım! Son zamanlarda çoğunuz sıkı bir 'kadın hakları' savunucusu oldunuz. Bununla iftihar ediyorum. Aslında genç kaldınız ama olsun. Zararın neresinden dönülse kardır. Nihayet gerçekleri gördünüz veya görmeye başladınız. Demokrasinin kadınları yok sayarak mümkün olmayacağını anladınız. Çağdaşlığa ancak kadınların özgürlüğü sayesinde ulaşılacağının farkına vardınız. Hayret ediyorsunuz yaşananlara. Karısını defalarca öldüresiye dövmüş yaralamış bir erkeğin, televizyonlara çıkarılıp 'kahraman' ilan edilmesine isyan ediyorsunuz. Ama dedim ya özeleştiri yapmanın da zamanı. Niye bu hallere geldik dersiniz? Bu durumda tamamının veya ezici çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu yazı işlerinin hiç payı yok mu?
HEP EREK HAKLI!
Boşanma, aldatma, aile içi şiddet, töre-namus adına işlenen cinayetler yani üçüncü sayfa haberlerine olan yaklaşımınıza başlayalım. Kim attı o 'iffetsiz, ahlaksız kadın' başlıklarını? Her ne olursa olsun erkeği 'haklı' kadını 'haksız' gören yorumları. Hala kadın cinayetleri haberlerinde şu ifadeleri kullanıyorsunuz: cinnet geçiren koca, aldattığı için öldürdü, kıskançlık cinayeti, yasak ilişki yaşıyordu, namus davası vs...
Gazete haberlerine bakarak nedense hep erkekler cinnet geçiriyor, kadınlarsa doğuştan cani. Çocuğunu terk eden veya şiddet uygulayan bir anne haberine hemen 'canavar kadın' balığını atmaktan çekinmiyorsunuz. Bilerek veya bilmeyerek hep hemcinslerinizi kayırma çabası içindesiniz. "Öldürdü ama neden öldürdü?" diyerek 'haklı' göstermek için uğraş veriyorsunuz. "Öldürdü çünkü karısı onu aldatıyordu", "Öldürdü çünkü kızı/kardeşi yasak ilişki yaşıyordu".. Demek istediğiniz, "Kadın namussuzdu, hak etmişti."
CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ
Size göre bu ülkede bir tek kadınlar namussuz. Para uğruna kızını çocuk yaşta kocaya satan baba çok namuslu. Veya evli olmasına rağmen başka kadınlarla ilişkiye giren, her birinden bir de çocuk yapan erkekler çok namuslu. İtiraf edin harem kurma arzusu çoğunuzda var. Hele kadınlar genç ve güzelse özeniyorsunuz o erkeklere. Ve onu değil, onlarla birlikte olan kadınlara kızıyorsunuz. Suçu yine onlara atıyorsunuz? "Adam ne yapsın, kızlar peşinde koşuyorsa!"
Ama işte bir türlü "Kadın ne yapsın, peşinde koşan onca erkek varsa" olamıyor. Böyle yazmaya eliniz varmıyor bir türlü. Bunun adı toplumsal cinsiyet eşitsizliği arkadaşlar. Resmen erkekleri kayırıyorsunuz. Ayrımcılık yapıyorsunuz yani. Birinci sayfada, magazinde, sporda, ekonomide hep aynı bakış açısına sahipsiniz. Erkek CEO demeye gerek görmüyorsunuz ama kadın CEO diyorsunuz. Çünkü CEO'lar zaten erkek size göre. Arada bir-iki tane kadın çıkınca 'kadın' olduğunu belirtiyorsunuz. Özellikle de 'başarısız' olduğunda. Başarı da tartışılır ama yanlış bir karar aldıysa 'kadın' olduğu daha da bir vurgulanıyor. Kadınların hemen cinsiyetine vurgu yapılır. Güzelliği, dişiliği, cazibesi öne çıkarılır.
TGC KADIN KOMİSYONU
Onca iş kadını varken hala iş adamı dersiniz ayrıca. Veya bilim adamı. Böyle yazınca kadınları yok saydığını aklınıza bile getirmezsiniz. Ön ve arka sayfa güzelinden de vazgeçemiyorsunuz bir türlü. Eskisi kadar sık kullanmasanız da illa sayfaları genç, güzel, seksi bir kadın süslesin istiyorsunuz haber değeri olsun veya olmasın. Kısacası toplumda var olan eşitsizliği sizler de körüklüyorsunuz. Bunca yıl körüklediğiniz için bir adım ileri gidip iki adım geriliyoruz. Kadın gazeteciler olarak yaşadıklarımızı yazsak (Ki yazıyoruz. TGC Kadın Komisyonu olarak medyada kullanılan eril dili ortadan kaldırmak için bir kılavuz hazırlıyoruz. Deneyimlerimizi de paylayacağız.) sokağa çıkamazsınız. Neyse ki artık yanımızdasınız. 'Feminist' diye ötelediğiniz kadınlara hak veren erkek arkadaşların sayısı giderek artıyor ama yetmez. Medyada cinsiyetçilik yapılmaması için hep birlikte mücadele edelim...