"Köfte yaptıktan sonra ellerinizi yıkamak için zeytinyağlı sabun kullanmazsanız, kıyma kokusu çıkmaz. Bu da hayvansal yağların, zeytinyağından başa bir yağda çözülmediğini gösterir."
Bu bilgiyi, 10. Ayvalık Zeytin Hasat Günleri Programı'nda Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Gürkan Renklidağ aktardı. Başka bir bilgi daha paylaştı Renklidağ. O da zeytinyağının ne kadar sağlıklı olduğuyla ilgili. Zeytin ve zeytin üreticilerine "iyi" prim veren ülkelerin yetkililerine nedenini sorduğunda şu yanıtı almış: "Çünkü zeytinyağı tüketiminin artmasıyla, kalp ve damar hastalıklarının artışı durdu ve bu konudaki sağlık giderlerinde büyük bir tasarruf elde ettik."
Zeytin, barışın ve sağlığın simgesi. Bunu anlatan en güzel söz ya da Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gencer'in deyimiyle "dua" şöyle:
"Zeytin ağacı kadar uzun ömürlü, zeytin tohumu kadar bereketli ve zeytinyağı kadar sağlıklı bir yaşam sürün."
KİŞİ BAŞI 2 LİTRE
Peki bunun için yeterince zeytinyağı tüketiyor muyuz? Günlük kalorimizin yüzde 20'sini yağlar oluşturuyor. Bu da kişi başı yıllık 25-30 kiloya tekabül ediyor. Zeytinyağı miktarı ise kişi başı 2 kilo. Geri kalanı diğer tohum yağları ve hayvansal yağlar ve katı yağlar.
Kaba bir hesapla Türkiye'nin her yıl 2 milyon tona ihtiyacı bulunuyor. Ve bunun büyük bir bölümünü ithal ediyoruz. Petrolden sonra en büyük parayı bitkisel yağa harcıyoruz. Kaynaklar yetmiyor. Milli ürünümüz zeytinyağını ise tüketmiyoruz.
10 yıl önce zeytinyağı tüketimimiz kişi başına 800 gramken 10 yıl içinde bu rakam 2 litreye çıkmış bulunuyor. Amaç bunu 3 litreye çıkarmak.
10 yıl içindeki artışın nedenlerinden biri 10 yıldır aralıksız yapılan zeytin hasat şenlikleri. Ayvalık ve Akhisar her yıl düzenledikleri hasat şenlikleri ile zeytin ve zeytinyağının önemine ve sorunlarına dikkat çekiyor. Sırada Aydın var. Başka ilçeler var. Hatta zeytin yetişmeyen illerde hasat şenlikleri yapılması bile düşünülüyor. Zira önemli olan Ege Bölgesi dışındaki illerimizde de zeytinyağı kullanımının artması.
KADIN BAŞKAN
Bu konuda zeytinle ilgilenen herkes elinden geleni yapıyor. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi etkinlikler ve yarışmalar düzenliyor. Pek çok projeleri var. Daha da başarılı olacaklarına inanıyorum. Zira başında artık bir kadın var: Ümmühan Tibet. Yılların birikimi, deneyimi ve uzlaşmacı kişiliğiyle kavga etmeden sorunları çözmekten yana. Ve bunun meyveleri de alınmaya başlamış. İlk kez ortak rekolte açıklanmış.
Sektörün sorunları çok ama dediğim gibi epey de yol alınmış. Kalite konusu mesela. Zeytinyağı öyle bir ürün ki kalitesiz olduğunda süt ürünleri veya diğer gıdalarda olduğu gibi insanın sağlığını tehlikeye atmıyor. Tabii içine zeytinyağından başka yağlar katılmamışsa.
Ama tadı zeytinyağına alışmayan insanlar için tatsız bulunuyor ve tüketiminden vazgeçiliyor. Bunun da nedeni kaliteli zeytinyağı kullanılmaması ve doğru kullanılmaması. Çünkü aynı kişiler usta ellerden çıkan bir baklavanın veya pilavın zeytinyağı ile yapıldığını anlamadan afiyetle yiyebiliyor.
Ümmühan Tibet bu yüzden en önemli konunun "kaliteli ürün" olduğunun altını çiziyor. Bunun için de ilk koşul markasız ürün almamak. Markalı ürün kötü çıkarsa, arayıp şikayet edebiliyorsunuz. Konsey de bu ürünleri firmaların bilgisi olmadan marketlerden alıp kalite kontrol yaptırıyor. Güzel olan şimdiye kadar Konsey'e üye firmaların ürünlerinin hepsinin standartlara uygun olması.