Özellikle de iktidar partisi açısından.
Şu sıralar mesaisinin önemli bir bölümünü çözüm sürecine ayıran Başbakan Erdoğan, bir taraftan da partisinin vitrinini yenilemeye hazırlanıyor.
Kulislere yansıyan bilgilere göre, AK Parti'de Meclis, parti yönetimi ve kabinede esaslı bir değişiklik yaşanacak.
Herkesin merakla beklediği büyükşehirlere kaydırılacak bakanların durumu yaz ortasında netleşecek.
İktidar partisini adayları erken açıklamaya iten sebep Büyükşehir yasası.
Malum, yeni yasa nedeniyle adaylar sadece şehir merkezinden değil, ilin sınırlarının tamamından oy isteyecek.
Seçime 3 ay kala ilan edilen bir adayın büyükşehirlerde her noktaya ve seçmene ulaşması zaman açısından imkansız.
Seçimin kış aylarına denk gelmesi kampanyanın zorluğunu bir kat daha artıracak.
İşte hem bu sıkışıklığı aşmak hem de daha sağlıklı bir seçim çalışması yapmak için adaylar en geç Ağustos ayında açıklanacak.
Bu aynı zamanda Binali Yıldırım ve ismi büyükşehirler için geçen diğer bakanların da kabineye veda etmesi anlamına gelecek.
Onlardan boşalan koltuklar için en şanslı adaylar büyükşehirlere gitmeyecek 3 dönem mağdurları ve grup başkanvekilleri olarak gösteriliyor.
Peki kim, nereden aday gösterilecek?
Aslında bu konuda kimsenin net bir bilgisi yok.
Başbakan Erdoğan'ın "En çok oy alabileceğimiz adaylarla seçime gireceğiz" cümlesi her şeyi anlatıyor.
Partinin Yerel Yönetimler Başkanlığı, anketler ve oluşturulan ekiplerle başta büyükşehirler olmak üzere tüm illerde halkın ve STK'ların nabzını tutuyor.
Mevcut başkanlardan memnuniyet oranı, vaat edilen icraatlardan hangilerinin hayata geçirildiği ve geçirilemediği tek tek not ediliyor.
Ayrıca vatandaşa "Başkan olarak kimi görmek istersiniz? " diye de soruluyor.
Bu çalışmadan çıkacak sonuçlar en çok oy alacak adayın belirlenmesinde kritik rol oynayacak.
Başbakan Erdoğan'ın bugün Egeli vekillerle yapacağı toplantı çok önemli.
İktidar partisinin İzmir başta olmak üzere Ege'deki yerel seçim stratejisi bu toplantıda ana hatlarıyla ortaya çıkacak.
Erdoğan'ın toplantıda paylaşması beklenen anket sonuçlarının, kafalardaki belirsizlikler ve soru işaretlerini gidereceğini tahmin ediyorum.
Özellikle İzmir açısından sürpriz bir gelişme bekliyorum...
Onu da haftaya paylaşırız...
Al bayrakla Alsancağa
MHP slogan üretmekte başarılı bir parti. 1999 seçimlerinde " Bir şey değişecek, her şey değişecek" diyerek iktidar ortağı olmuşlardı. 20 Nisan'da İzmir'de yapacakları bayrak mitingi için "Al bayrakla Alsancağa" sloganını kullanıyorlar. Önceki gün TBMM'deki makamında ziyaret ettiğim MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, mitinge rekor bir katılım beklediklerini söyledi. Rakam vermedi ama 2007'deki Cumhuriyet mitinglerinde toplanan kalabalığın cumartesi günü Gündoğdu Meydanı'nda olacağını iddia etti. Tanrıkulu, "20 Nisan'da saat 15:00'de Gündoğdu Meydanı'ndaki 'Milli Değerleri Koru ve Yaşat' temalı mitingimize tüm Egelileri bekliyoruz. Bayrağına, ülkesine ve milletine sahip çıkan herkes al bayrağını alıp Alsancağa gelsin" diyor.
Polisin psikolojisi bozuk
Toplumsal olaylarda orantısız güç kullandığı için sıkça eleştirdiğimiz polislerimizin yüzde 10'unun psikolojik yardım aldığını biliyor muydunuz? CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu'nun soru önergesine İçişleri Bakanı Mumammer Güler'in verdiği cevabı görünceye kadar ben bilmiyordum. 2008-2012 yılları arasında 280 bin polisten 27 bin 895'i psikolojik yardım almış. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere ağır çalışma koşulları ve düşük maaşlar polislerin psikolojisini bozmuş. Teşkilatta son 13 yılda intihar eden personel sayısı 340. Canımızı, malımızı emanet ettiğimiz polislerimizin durumu bu. Bakan Güler, "Polisler niye intihar ediyor" diye soran Moroğlu'na "Polislerin intiharına yol açan faktörlerin toplum genelinde bulunan intihar nedenlerinden farklılık göstermediği görülmüştür" cevabını vermiş. Bakan "yok aslında bir farkımız" diyor ama polislerin maaş ve mesailerinin acilen düzeltilmesi gerekiyor. Aksi halde teşkilatın tamamı psikolojik yardıma muhtaç hale gelebilir. İşte o zaman yandığımızın resmidir... Egeli'nin lastiği eskimiyor!
Terör deyince aklımıza sadece PKK geliyor. Aldığı can itibariyle ondan çok daha acımasız olanı ise trafik terörü. 2011 yılında 3 bin 835, 2012'nin 6 aylık döneminde ise 1031 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. Yaralı ve sakat kalanların sayısı çok daha fazla. Kazaların en önemli sebeplerinden biri ÖTL'ler. Yani ömrünü tamamlamış lastikler. Diş derinliği 1.6 mm'nin altına düşen ÖTL'ler hem kullananın, hem de trafikteki diğer sürücülerin can düşmanı. CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, yollarda ölüm saçan ÖTL'leri gündeme taşımış. Hangi bölgede ne kadar ÖTL toplandığını ve kullanımını engellemek için neler yapıldığını sormuş.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın verdiği cevap, Ege'li sürücülerin diğer bölgelerdeki sürücülere göre eskimiş lastikler konusunda duyarsız olduğunu gösteriyor. Türkiye genelinde en az ÖTL toplanan bölge Ege. Yetkili kuruluş LASDER, 2009-2012 yılları arasında bütün Türkiye'de 280 bin 880 ton eski lastik toplamış. Bunun sadece 25 bin 760 tonu Ege'den. Bu rakam, Marmara ve İç Anadolu ile beraber en çok araç yoğunluğuna sahip bölge olan Ege'de sürücülerin kabak lastiklerle yollarda olduğu anlamına geliyor.
Bölgede kış sert geçmediği için birçok sürücü yeni lastik almak yerine daha ucuz olduğu gerekçesiyle başka bir araç altından çıkmış ikinci el lastikleri tercih ediyor. Sonrası malum. Özellikle yaz aylarında yollar kan gölüne dönüyor! Yaza şunun şurasında 2 ay kaldı. Eskimiş lastiklerle vedalaşmanın tam zamanıdır.