Gülseren Onanç'ın istifası CHP'de uzunca bir süredir üzeri örtülmeye çalışılan ulusalcı- yenilikçi kavgasında artık mızrağın çuvala sığmadığını gösteriyor.
Kahin olmaya gerek yok; cin şişeden çıkmıştır ve bu sökük dikiş tutmayacaktır. Partiyi tam ortadan karpuz gibi ikiye ayıran bu kavgada suçu en az olan kişi Kemal Kılıçdaroğlu... CHP'yi sol- sosyal demokrat etiketle beyaz Türkler ve uğraşacak başka işi gücü olmadığı için laikçilik oynayan hanım teyzelerin çizgisini savunan bir parti haline o getirmedi.
Bir taraftan Aleviler ve işçi sınıfının kültürel ve ekonomik kaygılarını sömürürken, diğer taraftan bir avuç azınlık dışında kimseyi mutlu etmeyen düzenin bekçiliğine soyunan da o değildi. CHP'nin toplumdaki değişimi yakalayamadığını, partideki dinamiklerin yeni Türkiye'nin beklentilerine uygun politikalar üretilmesine izin vermediğini söyleyerek genel başkan seçildi.
Yeni CHP rüzgarının kuvvetli estiği ilk zamanlarda partideki köhnemiş anlayışı değiştirebileceğini düşündü. Fakat ne zaman ileri doğru bir hamle yapsa, derin CHP hemen önüne aşılmaz duvarlar ördü.
Baktı ki bu gidişat partiyi bölecek; 'Bari mevcudu koruyalım' dedi ve geri adım attı... 1.5 yıldır durumu iyi idare ettiği bile söylenebilir. CHP onca kavga, gürültü ve 'her kafadan ayrı ses çıkan parti' algısına rağmen yüzde 26-28 bandında gidip geldi. Ancak partiyi 'kırk satır mı kırk katır mı' noktasına beklenenin tersine kendi iç dinamikleri değil; Kürt sorunu getirdi. Sözde sol-sosyal demokrat CHP'nin nasyonel sosyalist kanadı Kürtlere karşıydı. Sesleri yenilikçilere nazaran daha gür çıktığından CHP'nin çözüm sürecine dahil olmasına engel oldular.
Kılıçdaroğlu da, 'Aman parti bölünmesin' diyerek onların dümen suyuna girdi. Oysa Gülseren Onanç'ın başını yiyen anket ve benzerlerinde ortaya çıkan ama nedense görmezden gelinen bir gerçek var... CHP tabanı iddia edildiği gibi Kürt sorununun çözümüne karşı çıkmıyor, tersine destekliyor...
Zaten sol -sosyal demokrat bir parti tabanından başka bir ses çıkması eşyanın tabiatına aykırı... Gelinen nokta itibariyle CHP'nin içine girdiği bu kaostan çıkması zor görünüyor.
Türkiye'nin yüzde 20'lik bir kısmına hitap ederek iktidar olma şansı zaten yok... O çok bel bağlanan sahillerdeki belediyeleri alma ve parti içi iktidarı sağlamlaştırma stratejisi de boşa çıkmak üzere.
Partinin baş döndüren zikzakları ve tutarsız politikaları sahildeki seçmeni başka arayışlara itiyor. Yeni adreslerinin MHP olma ihtimali çok yüksek... Bazen krizlerden çıkmanın tek çaresi dibe vurmaktır. Belki CHP'de bu sonu yaşayacak ve gerçek bir sosyal demokrat parti haline ancak o zaman gelecek...
Kim bilir...
Baykal yakında genel başkan!
İddianın sahibi CHP'nin eski MYK üyesi Savcı Sayan... Dün Ankara büromuzda ziyaretimize geldi... Sohbeti her zamanki gibi ilginç ve renkliydi... Gülseren Onanç'ın istifasını, "CHP'de duygusal kopuş yaşanıyor" diye yorumladı... Bu istifa üzerine yapılmış en doğru yorum bence buydu.
Sayan'a CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'ı sordum... "Yakında genel başkan" cevabını verdi...
"Nasıl bu kadar eminsiniz" dedim... "CHP iyi yönetilmiyor, Baykal'dan başka kimse şu aşamada partiyi toparlayamaz" dedi.
Sizi bilmem ama ben bu sözleri 'ufukta yeni bir kurultay göründü' diye yorumladım...