• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Dost-modern darbe

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11.01.2014, 00:00
Hep söylenir, Türkiye tarihi aynı zamanda bir darbeler tarihidir...
Bu topraklardaki darbe kültürü şaşılacak derecede gelişmiştir.
'Post-modern darbe' ifadesi bile siyaset literatürüne bizim bir hediyemizdir.
Şimdi ona bir de dost-modern darbe ekledik...
Benzetme Başbakan Erdoğan'dan...
17 Aralık'tan beri Türkiye'ye hedef alan bu kirli tezgahı tam anlamıyla özetleyen bir ifade bu.
Dost-modern darbenin komuta merkezi, 28 Şubat post-modern darbesinde uygulanan yöntemlerle hareket ediyor.
Seçilmiş hükümete pervasızca saldırarak istifaya zorluyorlar.
Hatırlayın, 28 Şubat'ta ordu içindeki bir yapı seçilmiş hükümete yapacakları ve yapamayacaklarını dikte ettirmişti.
28 Şubat'ın ordusu da 17 Aralık'ın baskı grubu da demokratik olmayan kurumlar...
Her ikisi de doğrudan demokrasinin işleyişini ve Türkiye'nin ekonomik-siyasi bağımsızlığını hedef aldı.
28 Şubat, atanmışların seçilmişlere karşı işledikleri bir demokrasi suçuydu.
Kendisini ülkenin ve rejimin bekçisi sanan askerler içlerine sindiremedikleri hükümete devirmek için akla hayale gelmeyecek yöntemlere başvurdu.
İlginçtir, 17 Aralık dost-modern darbesinde de devlet içinde yuvalanmış çetenin atanmış elemanları ön planda.
28 Şubat'ın aslında ne olduğunu, Türkiye'ye nasıl büyük bir oyun oynandığını 2001 yılındaki ekonomik krizde gördük.
1997-2001 döneminde zayıf koalisyon hükümetleriyle yönetilen ülke 4 yılda çöktü.
Bankaların içi boşaltıldı, 80 milyar dolar uçup gitti.
15 yıl sonra aktörler farklı olsa da tezgahlanan oyun aynı.
Hedef yine Türkiye...
Erdoğan'ın boşuna 'dost-modern' darbe demiyor.
Türkiye daha öncekiler gibi bu belayı da başından defedecek.
Başka şansımız da yok zaten.

Siyasette ekol olmak

Hafızam beni yanıltmıyorsa 1994 yerel seçimleri öncesiydi.
İstanbul'u yönetmeye talip olan İlhan Kesici ve Zülfü Livaneli'nin katıldığı bir televizyon programını izliyordum.
Bir ara Kesici, planlamacılıktan gelmesinin etkisiyle olacak "Türkiye'de mevzuat sıkıntısı var" diye bir laf etti.
Livaneli'nin rakibinden gelen bu ilginç tespite verdiği karşılık 20 yıldır aklımda:
"Türkiye'de mevzuat sıkıntısı yok, zat sıkıntısı var..."
Maalesef o sıkıntıyı 20 yıldır gideremedik.
Nitelikli ve donanımlı insanlar siyasetten uzak duruyor.
Daha doğrusu onların siyaset yapmasına uygun bir zemin yok Türkiye'de.
Bir süredir İzmir'deyim...
Büyükşehir adaylarından sonra ilçe adaylarının belli olmasını bekliyoruz.
Kulis bilgileri adeta havada uçuşuyor.
Özellikle Çiğli de aday patlaması yaşanıyor...
Ancak ilginçtir hem CHP hem de AK Parti'nin Çiğli için düşündüğü isim bu aday adayları arasında yok.
Çiğli'de her iki partinin gözü de Ekol Hastaneleri'nin kurucusu Operatör Dr. Mehmet Baz'da.
Türk siyasetinde eksikliği hissedilen zat sıkıntısına çare olacak isimlerden biri kendisi.
1959 Uşak Eşme doğumlu.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu.
Karşıyaka Devlet Hastanesi'nde Başhekim Yardımcısı olarak çalışmış.
1998 yılında Duymer İşitme Merkezleri'ni kurmuş.
Halen Türkiye'nin 14 ilinde merkezi faaliyet gösteren 19 işitme merkezi Çiğli'den koordine ediliyor.
2007'de Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi'ni, 2012'de Çiğli'de Ekol Göz Merkezi'ni kurdu.
Sadece son 4 yılda Çiğli'de yaptığı yatırımların tutarı 150 trilyona ulaşmış.
Çiğli'ye belediyeden daha fazla yatırım yapan Baz'ın işletmelerinde çoğu Çiğli'de yaşayan 520 kişi çalışıyor.
Bu parlak kariyer ve birbiri ardına hayata geçirdiği yatırımlara bakınca siyasi partilerin neden peşinde koştuğunu anlamak çok da zor değil.
Türk siyasetinin Mehmet Baz gibi 'zatlara' ihtiyacı var.
En çok da yerel yönetimlerde...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA