CHP'nin İzmir'de her iki bölgede 3'er kontenjan kullanma kararı alması, partide 9 şiddetinde deprem yarattı.
Parti Meclisi'nden yansıyan kulis bilgilerine göre, kontenjana en sert tepkiyi Alaattin Yüksel göstermiş.
Yüksel'in, parti örgütünü dışlayan bu karara itiraz etmesi övgüyü hak eden bir tavır.
Ancak olayın okuyunca sizi çok şaşırtacak,
hatta belki de Yüksel'e isyan ettirecek bir perde arkası var...
CHP Genel Merkezi aslında İzmir'de birinci bölgede 2 ve 4; ikinci bölgede ise 2-4 ve 6'ncı sıralarda kontenjan kullanma kararı almıştı.
Parti Meclisi'nde üyelere dağıtılan bilgi notunda öyle yazıyordu.
Ne olduysa, o toplantıda Alaattin Yüksel konuştuktan sonra oldu.
Yüksel'in CHP lideri Kılıçdaroğlu'na "Bu kontenjanlara kimi yerleştireceksiniz? 2 ve 4 yerine 6'ncı sıraya kontenjan koysanız daha iyi olmaz mı? Getireceğiniz adamlar parti örgütünden gelecek arkadaşlardan daha mı kıymetli?" diye sitem ettiğini öğrendim.Bir Parti Meclisi üyesinden edindiğim bilgiye göre, bu çıkış Kılıçdaroğlu'nu son derece rahatsız etmiş.
Yüksel'e "Demek ki siz CHP'nin iktidar olacağına ve milletvekili sayısının artacağına inanmıyorsunuz" cevabını vermiş.
Yüksel'in itirazını sürdürmesi üzerine, İzmir'de kontenjanın her iki bölge için 1-3 ve 5'inci sıralar olarak uygulanması kararını almış.
Kılıçdaroğlu'nun toplantı devam ederken aldığı bu karar Parti Meclisi'nde hemen kabul edilmiş. Yüksel'e kontenjana karşı çıktığı için alkış tutanların bilgisine sunulur.
Önseçimden kim çıkar?
CHP'de 2014 yerel seçimleri öncesinde İzmir'in büyük bir ilçesinde yapılan eğilim yoklamasında ilk 8'e girenlerin tamamı Kars nüfusuna kayıtlı vatandaşlardan oluşmuştu.
İlginçtir, hepsi de ortaokul mezunuydu ve içlerinde bir tane bile kadın yoktu...
Milletvekilliği için yapılacak önseçimden de çok farklı bir sonuç çıkacağını zannetmiyorum.
Zaten CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de 6 kontenjan kullanma kararı alma sebebi de bu.
Kabul ediyorum, insanların memleketlerine ve eğitim durumlarına göre sınıflandırılması antidemokratik bir bakış açısı.
Ancak Türkiye'deki siyaset iklimi, adına önseçim denilen mekanizmadan sağlıklı sonuçlar çıkmasına her zaman imkan tanımıyor.
Hemşericilik, etnik-dini faktörler ve tamamen duygusal sebepler, önseçimden CHP'nin seçmen profilinin çok dışında isimlerin gelmesi sonucunu doğuruyor.
O nedenle üyelik sistemini revize etmeden yapılacak bir önseçimi yücelten söylemlere çok da itibar etmemek lazım.
Hele de bulundukları görevlere hep atamayla gelmiş vekil ve bazı belediye başkanlarının bu konuda söz söylemeye hiç hakları yok...
Gelelim CHP'deki adaylık kulislerine...
Mevcut vekillerden Erdal Aksünger ve Musa Çam önseçime girecek gibi görünüyor.
CHP'de son dönemin yıldızı parlayan isimlerinden Aksünger'in önseçimde bir sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum.
Mustafa Moroğlu ve Hülya Güven'in yeniden Ankara yoluna düşmeleri kontenjan adayı olmalarına bağlı. Ancak bu son derece düşük bir ihtimal.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Mehmet Ali Susam, Aytun Çıray ve Rahmi Aşkın Türeli'yi kontenjandan listeye yazması sürpriz olmaz.
Kulislerde DYP'li eski bakan Rıfat Serdaroğlu, Haluk Koç ve Selin Sayek Böke'nin adı İzmir adayları olarak geçiyor ama kendi adıma pek ihtimal vermiyorum.
Her iki bölgenin birinci sıralarına kadın adayların yerleştirilecek olması, Güldal Mumcu'nun şansını artıyor.
Hilal Dokuzcan ve Elfin Tataroğlu da kontenjan adaylığına göz kırpan isimler...
Önseçime girmeye hazırlanan eski vekillerden Ahmet Ersin ve Selçuk Ayhan sıralamada ön sıralarda kendilerine yer bulacak gibi görünüyor.
CHP'de son durum böyle...