Miami ve Phuket gibi sevdiğim yerlere benzettiğim West Palm Beach’te gördüğüm malikaneler hepsinden daha görkemliydi Ümit ediyorum hepiniz sıhhat, huzur içindesinizdir bu pazar günü.
Buradan takip edebildiğim kadar az bulutlu 20 derece sıcaklıka güzel bir pazar geçiriyorsunuz.
Ben de bu satırları W. Palm Beach'ten yazıyorum. Şu an hava kapalı sıcak ve iyice rüzgarlı burada. Nefis bir yer. İlk kez geldim.
Çok da sevdim burayı.
Çok eski dostlarım Sibel ve Erkan Selah'ın evlerinde misafirliğin tadını doya doya çıkarıyorum.
NY'tan misafirim o da çok eski arkadaşım Suzan'ın (Hacıosmanoğlu) son dakika sürprizi ile Cumartesi sabahı kendimizi La Guardia Havaalanı'nda bulduk. İçeri geçerken incecik, zarif bir kız dikkatimi çekti. Kahvaltıda yanımıza oturunca bol bol sohbet ettik.
Moscino dahil biçok ünlü firmanın mankeni olduğunu öğrendik W Palm Beach'e vardığımızda buranın sevdiğim çok yere benzediğini gördüm. Phuket, Miami, LA... gibi. Ama evde ettiğimiz muhteşem kahvaltıdan sonra evinin tam karşısındaki yarım adaya geçtiğimizde buradaki evlerin (doğrusu malikanelerin) hiçbir yerdekilere benzemediğini idrak ettim. Önce tabii ki dünyanın en büyük markalarının yer aldığı caddeyi yürüdük.
NY'ta hiçbir alışveriş merkezine girmiyorum ama bu caddeyi (Worth Av.) görünce dayanamadım antikacılar dahil her mağazaya girdim. Yanyana birbirinden güzel, çiçekler içinde rengarenk villalar düşünün... Hepsi ayrı bir marka... Görülmeye gezilmeye değer.
YİNE BİR TÜRK İŞLETMECİ
Caddenin tam ortasında begonviller içinde küçücük bir kapıdan girdik. Ünlü bir restoranmış.
İçeride ilerledikçe yeni bölümlerle kocaman bir mekanda buluyorsunız kendinizi. Menü, lezzet, servis mükemmel. Taboo...
Tabii gelenler de öyle. W Palm Beach cidden çok kaliteli, çok huzurlu bir yer. Ayaklarımız geri gittiği halde çıkmak zorunda kaldık akşam Centro'ya rezervemiz olduğunu belirtti Sibel.
Akşam 7.30'da mekana gitiğimizde bir tek bizim masanın boş olduğunu fark ettim.
Harika bir şovla geceyi neşe içinde götüren piyanonun başında olması gerekirken, barın üzerinde olsun, dans pistinde olsun, piyanosunun üzerinde olsun, mutfağın önünde olsun, hatta herkesi peşine takıp sokakta olsun şarkılarını söyleyen süper şarkıcı şovmen cidden muhteşem bir gece geçirtti.
Herkes coşku içinde teşkkürler ederken biz de mekanın sahibi ile sohbet ediyor kendisini tebrik ediyorduk.
Palm Beach'in kalburüstü muhitini her gece toplayan mekanın sahibinin Türk oluşu iftihar vesilesi.
Yüksel Kutsal çok mutlu etti beni.
Kendi de buraya tatile gelmiş ve de burayı açıp kalmaya karar vermiş. Şaşırdığım bir şey de tüm bu nefis eğlencenin 7'de başlayıp 11'de bitmesi. Meğer hemen her yer böyle imiş buralarda.
Hani 11'de başlayıp 5'te biteceğine...
SOPHIA LOREN İLE
Veeeeeee Pazartesi... Sanmayın ki bu hafta W Palm Beach'teydik gösteri dünyasına ara verdik. Geçen hafta NYC'de Conetucit olsun, New Jersey olsun birçok yerde yapılan galalara 5 ay evvelinden yerimi almama rağmen gidemediğim ve çok üzüldüğüm özel birer gala vardı.
W Palm Beach'te yakaladım.
Dünyada gelmiş geçmiş sinema oyuncuları arasında en rakipsizi, en sevileni, en sayılanı kısacası gerçek duayeni Sophia Loren'in canlı performansı. Tıklım tıklım dolu dev ve çok şık salonda (Sibelimin davetiyle) harika bir akşam geçirdim. Ünlü yıldız önce yaşamından parçalar anlattı, 17 yaşından beri Carlo Ponti ile tanıştığını, onunla bir ömür geçirdiğini, Cary Grand'ın en iyi dostlarından biri olduğunu, geçenlerde vefat eden Marcello Mastroiani'nin çok iyi bi dost ve en rahat oynadığı rol arkadaşlarından biri olduğunu, dünyada bir kadının "İşte hayat bu" diyeceği şeyin çocuk sahibi olması olduğunu, 2 oğlu olduğunu birinin tüm menajerlik olayları ile ilgilendiğini, diğerinin dünya çapında orkestra şefi olduğunu, gelinlerini çok sevdiğini ve de 2 oğlundan birer kız ve birer erkek torunu olduğunu, onların çok sevildiğini, en sevdiği yemekleri 4 kitapta topladığını, en çok 'pasta al ragu' yani etli makarna pişirmesini sevdiğini, günümüzde en sevdiği artistin Meryl Streep olduğunu ama hele bu yıl Leonardo di Caprio'yu atlamamak gerektiğini, Vitorio de Sica, Clark Gable, Frank Sinatra, Charlie Chaplin, Charlon Heston, Marlon Brando gibi en ünlü aktörlerle başrol paylaştığını anlattı. Bu arada oynadığı filmlerden kısa kısa sahneler gösterildi... Hele o unutulmayanlarından '2 Women- 2 Kadın' filminin çevrilişini, kendisine rolün nasıl verildiğini, gencecik iken anne rolünü nasıl oynadığını ve de o devrin çok değerli starları arasında İtalyanca olan filimde hiç ümidi olmadığı için LA'a bile gitmediğini, sabah 5'te Cary Grand'ın telefon açıp niye burada değilsin herkes seni soruyor' dediğinde 'neden' sorusuna 'Oscar'ı kazandın' cevabını alında neler yaptığını daha neler anlattı... Binlece kişi de kendimizden geçip dinledik de dinledik.
Ne mutluyum dünya gözüyle bu güzelliklere şahit olabiliyorum.
GERÇEKTEN ÇILGIN BÜFE
W Palm Beach'ten bir şey daha...
Crazy Buffet... Tam adının karşılığı 'Çılgın Büfe'. Çok Uzakdoğu restoranına gittim. Böylesini görmedim. İnanılmaz sushi çeşidi, hepsi de taptaze, karidesin tempurasından kızartmalarına devlerinden soslularına kadar inanılmaz çok çeşidi, çeşit çeşit pilav, çeşit çeşit noodle, balık, tavuk, et her çeşidi ile bunların haricinde brokoliden ıstakoza, yengece ayrı bir büfede istediğiniz şekilde özel yemekler aşçı tarafından hazırlanıyor. Bir o kadar tatlı, dondurma ve meyveler... Yengeçler tabak dolusu... Pırıl pırıl bir mekan, dolup boşalıyor. Mutlak ziyaret edilmesi gereken bir yer. Dekoru, girişteki dev Japon balıkları ve de ödülleri bonus.
TİMSAH AVI
Sibel (Selah) sayesinde hızlandırılmış W Palm Beach turuna timsah, vahşi kuşlar, dev yılanlar ve vahşi kedilerin yer aldığı tabii vahşi hayvan turunun sonunda özel deniz araçlarıyla sularda timsah arama turuna bile katıldık. Harika W Palm Baech günlerinin her bölümü unutulmaz ama Sibel- Erkan Selah çiftinin muhteşem ikizleri yolculuğun en güzel redimleri... Onları Bodrum'da göreceğim günleri iple çekerim artık. Size sıkı bir W Palm Beach turu attırmaya çalıştım. Haftaya umarım afiyet ve güzellikle yeni tecrübeler...