İyi pazarlar... Umarım hepinizi afiyette bulmuşumdur. İnsan kuş misali derler ya geçen gün NY'ta caddede İnci Aksoy ile yine rastlaştık. O da her zamanki gibi hızlı adımlarla...
Bu kadar yürümeyi ve yürüdüğü her adımın hazzını duyan birini ender gördüm. Ben de yürümeyi çok sevdiğim için devamlı yollarımız kesişiyor Aksoy ile. Son olarak Ruken& Metin Mızraklı ile gittiğimiz Chersea C 24 sergisinde görüşmüştük. Sanat eserlerinin yakın dostu ile.
Oradan yeşil erik, bamya, bizim zeytin, Türk çikolatası, peyniri gibi özel güzellikleri bulabildiğim Astoria'daki 'Green House'a geçtim. Oranın ortaklarından Dinçer Gürsoy ile kısa bir konuşma yaptık. 8 yıl önce yüksek öğrenimini bitirip bir hava yolu firmasına çalışmak üzere geçen bir delikanlı iken ani bir kararla Amerika'ya gelip hiçbir tecrübesi olmadığı için meyve halinde çalışmaya başlamış. Kardeşi ve ortağı Ersin Poyraz ile hem Manhattan sokaklarında hem de restoranlara meyve samaya başlamışlar.
Şimdilerde Astoria'daki bu mekanları haricinde ikincisini açıyorlar. "Amerikan ve Yunan, İtalyan damağına uygun bilhassa organik malzemeler dışında Türk mamullerinin satıldığı mekanlarında müşteri ilişkisine çok önem veriyorlar. Biz de başarılı olmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz" diye izahata bulundu Gürsoy... 9 aydır faaliyet gösteren bu mekanın başarılı elemamları Yaren Uyan ve İzmirli kızımız İdil Akça Kayalıoğlu ilgilerinden hiç yoksun bırakmıyorlar beni her gittiğimde.
Yukarıda dediğim gibi insan kuş misali geçen gün öğlen oralarda koştururken çok can arkadaşımın sürprizi ile karştım. Hemen hazırlanıp günde 15- 20 kez andığımız güzel vatanımıza gideceğimizi müjdeledi. Nasıl hazırlandığımı bilemedim. Kendimizi hava alanında bulduk. Çok acıktığımızı hatırladık hemen havamıza girdik, dürüm, gül böreği, döner burger, gözleme vs. Türk mutfağı seçmelerinin bulunduğu 'Eat&go'da bulduk kendimizi.
KIZGINLIĞIM GEÇTİ
Yılbaşı ertesi Smiles& Miles'ın millerim yüzünden bana yaptıkğı davranıştan dolayı küs olduğum THY'na tabii ki büyük bir sevinçle bindim. Kırgınlığım azalırken sorumlu kabin amiri Esra Kahraman ve (güzeller güzeli ve de o kadar zarif) kabin memuru Özden Akkaya'ya tebrikler yağdırırken, muhteşem menü ve servisine geçen şef Ertuğ Özdemir'e tebriklerimiz devam etti. Daha önce Karafırın, Çırağan Sarayı gibi mekanlarda çalışmış genç ve başarılı kardeşimizi bir kez daha tebrik etmek istiyorum.
PİDE, ÇORBA, DOSTLAR
İzmir.... İzmir'ime, evime gelir gelmez valizi bırakıp attım kendimi 'Kırçiçeği'ne, pideye mercimek çorbasına... Sabah pek özlediğim dünya kibarı 2 kardeşin yönettiği ve sahibi olduğu 'Alsancak Unlu Mamulleri'ne kahvaltıya, çok özlediğim Mübiş'imle. Levent ve Deniz Doğanoğlu ile sohbet ve olmasa olmaz 'Reyhan'ımıza.
Bu arada Reyhan'ın emektar ama genç emektar şeflerinden Yakup Uykutalp'in bloğu Yakupuykutalp. worldpress.com ve egepostası.com dan takip edebileceğimiz yazılara başladığını öğrendim. Başarılar kardeşimize... Veeeee Şenay'ımla (Düdek), ardından Aysel'imle (Uysaler) kaçar dakika olduğunu sayamadığım hasret sarılmalarının ve derin sohbetlerin olduğu akşamım...
Yaaa çok iyi geldi daha 1 gün bile olsa İzmir'im... Bu arada şunu söylemek istedim, sözüm ona sürpriz yapmak istedim can dostlarıma. Hepsi beni aradı, "Eeee gelmişsin, aferin sana haber bile vermedin." Sürpriz yapayım derken fena duruma düşen de ben oldum. Şu İzmir pek küçük... Bugün hızlı Çeşme turu... Artık sürpriz yok... Pek muluyum bu pazar çoğunuzla mektupla değil karşı karşıya görüşeceğiz...