Gayret, kelimesinin sözlük anlamı şöyle: "Çalışma, çaba, çalışma isteği." Yanlış anlaşılmasın, bu G.Saray'da var. Evet çalışıyor. Çabalıyor da.
Mesela Olcan. Forvetlerden daha çok pozisyona giriyor. Ancak son vuruş yok. Mesela Carole. Çoğu sefer etkili. Ancak çıkışlarda ve dönüşlerde gereken o enerji yok.
Mesela Muslera çok didiniyor. Ancak önünde onu koruyacak bir defans bloğu yok. Mesela Yasin. Çok iyi çıkıyor. Ancak topun hep kendisinde kalacağı bir sistem yok. "Kuvvet" kelimesinin sözlük anlamı ise şöyle: "Fiziksel güç, takat" İşte G.Saray'da olmayan bu. Yani gayret var ama kuvvet yok. Böyle olunca da skorlar birbirinin aynısı oluyor. İstediğin kadar çabala yetmiyor. Bir takımın son 9 resmi maçını kazanamamasının (7'si lig) birçok nedeni olabilir. Hedefsizlik, isteksizlik, sistemsizlik, kadrodaki derinlik, taktik, teknik her şey olabilir. Ancak G.Saray'ın şu kadrosu ligdeki diğer takımlardan kötü bir kadro değil. G.Saray hem zihinsel hem de fiziksel kuvvetini yitirmiş. O yüzden şu defans bloğu kariyerinin son demlerindeki Eto'o'ya kafa tutamıyor işte. Dolayısıyla adı her telaffuz edildiğinde akla gelen "Eto'o bitmiş" tabiri pek gerçekçi durmuyor.
Çünkü dünkü maça baktığınızda aslında biten bir çok şeyin G.Saray tarafında olduğunu fark ediyorsunuz. İşte bu yüzden G.Saray teknik heyetinin yapmaya çalıştığı hamleleri de bir türlü olumlu bulamıyorsunuz.
Riekerink'in çıktığı üç maçta üç farklı sağ bekle başlamasına bir anlam yükleyemiyorsunuz.
Görünen o ki bu ve bunun gibi hamleler sezon sonuna kadar böyle gidecek.
İyi de bugünden gelecek sezona fayda sağlayacak ne kalacak? Asıl bu kısmı önemli değil mi?