Kasımpaşalı’nın, hakkıdır, hakkı!

Karşılaştığımız maçlarda, 'bitim' kadar sevmezdim Şenol Güneş'i! Agresif bir beden dili! Öfkesiyle yoğurduğu kelimelere, anlaşılamaz bir anlam ve hız katarak, hakemlere yaptığı o itirazları! Biraz da geçmişte; bir Anadolu futbolcusunun elde ettiği şampiyonlukların şımarıklığından belki, kendisine ısınamadım bir türlü. Japonya'da kazandığı müthiş başarı sonrası hala aynı düşüncelerdeydim! Ta ki TSYD'nin, Antalya'da düzenlediği toplantıda, konuşmacı olarak davet ettiği ve hayran olduğum o konuşmasına kadar... Sonrası malum, artık, pozitiftim... Ligin en az yiyeni ile en fazla gol atanı ve lig lideri karşı karşıyaydı, dün akşam... Kafamda, Şenol Güneş ile ilgili değişen öngörülerimi elekten geçirmeye çalışırken, kenarda oturtulan Gökhan Töre ilişti gözüme! Hoca'nın 'Vardır bir bildiği!' derken, sahanın her yerinde nefes aldımamaya çalışan, oyunu bozan, terim yerindeyse, rakibinin ümüğünü sıkmaya çalışan bir Kasımpaşa'yı izleme başladım, hayranlıkla... Eren'in golü... Rudolfo'nun, karşılık vermesi... Hemen arkasından Donk'un füzesi, Rıza Çalımbay'ın dersine iyi hazırlandığının, gerçek göstergesiydi. Göz zevkime uymasa da, bu kadar çok top kaptırılan bir oyunda, 'inatçı kafanın!' ligin en zenginine karşı kafa kaldırışıydı, görünen tabloda... Yine, enterasandır... Yüz ifadesi sürekli 'mutsuzluğu!' gösteren, her daim 'mutsuz şirin' olarak gördüğüm Rıza Çalımbay da, hep itici gelmiştir bana! Ancak; Gomez'in oyunu eşitleyen golüne kadar hep, Kasımpaşa'nın baskısının ve Eren'in son golünü, hayranlıkla izlediğimi söyleyebilirim. Yine, yarım kaybı Beşiktaş'ın... Teknik direktörlüğü, altın tepside sundular bi zamanlar... Kabul, göstermedim! Yalnııız! Az biraz futboldan anlayan biri olarak, oyuna devinim kazandıran Gökhan Töre'ye, ilk başta görev vermeyen Şenol Hoca'nın görüşlerine, bilmiyorum, nasıl saygı göstermeliyim? Sevmem ama, eşitliği sağlayan penaltıya rağmen bir kesme alayım Rıza hocanın yanağından...