En başından başlayayım... Şenol Güneş'in, sahaya çıkacak onbiri asetatlı kalemiyle tahtaya yazarken, son haftalarda attığı gollerle Beşiktaş'ı bıçağın sırtından alan ve 'yok!' saydığı Talisca'yla göz göze gelmek istemediği, kuvvetle muhtemel!
Genç kardeşimizin o an içinde esen öfke dolu fırtınalar sanırım bir yelkenliyi, Avrupa'ya kadar sürükler (!) Talisca'yı yok sayarak, kadronun 'doğru' olduğundan söz ediyor, o eski futbolcu yorumcu kardeşler...
Sanki, hiç yaşamadılar (!) Hiç başlarına gelmedi de, sabahlara kadar ağlamalarını, ne çabuk unuttular (!) Alayına;
'Haydin len (!)' dedim, çevirdim vizörü Arena'ya.... Eveleyip, gevelemeden. Bendeniz, maç başlamadan altmış, hatta yüzde yetmiş BJK'ye şans tanırken ilk görüntü de, mazlumu oynuyordu Siyah-Beyazlı'lar! Orta alan 'nanay!' olunca ve de Sneijder ile Tolga'nın sürekli topun sahibi olarak adları deklare edilince, nasıl çıkmasın ki futbolun adaleti ortaya? Ve Derdiyok'tan gelen goool!
Şenol Hoca, hala kenarda dövüne dursun, Bruma, matkap misali sırtladığı Beşiktaş savunmasının arasından, yılan gibi salına salına, bırakıverdi meşin yuvarlağı alt köşeye... Tabela aynen şöyle yazıyordu;
' Haddini bilen 2... Ayağı yere basmayan 0!' İlk bölümde, o tabelanın yazılmasına katkı veren başta Muslera ile Tolga, Sneijder ve Bruma'nın hakkını verelim ki, üzerimde kalmasın... Şenol Hoca, ilk tercihleri olması geren Talisca ile Aboubakar'ı, günahlarından arınmak adına, ivedilikle vurdu popolarına, gönderdi oyun alanına!
Marcelo ve Cenk ile gelen goller, takdire şayan... Demek oluyor ki; ikinci yarıdaki tercihler, Beşiktaş için en doğrusuymuş!
Şimdiden Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışıyorsun ya... Bu taraftar adamı yakar cayır cayır, bakır kazanlarda (!) Gecenin baş ayıplısısının Hoca (!)