Fener kupa maçı başı ve sonrası yaşanan rezaletler!
Ummadığım bazı futbolcuların yaptığı terbiyesizlikler! Basiretsiz düdükleriyle, maçı çıkılmaz bir duruma sokan o hakem, hala gözümün önünde, maç başlarken... Asla ve asla, adaletin kıyısından köşesinden geçmeyen o cezalara da, bi taraftan takık kafam! Verilen cezalar açıklandıktan sonra dün, basına servis edilen yeni görüntüleri izleyince kafa, tamamen oldu karman-çorman(!) PFDK, RVP'nin ettiği küfürleri daha önce izleseydi eğer, ne kadar katmerli olurdu o cezalar, acaba?
İşin kötü tarafı deplasmandaydı..
Teknik direktörünün soyunma odasına girilmesine izin verilmeyen bir takımın, nasıl bir psikoloji ile maça başlayacağına ilişkin, epey meraktaydım...
Beşiktaş için işin diğer kötü tarafı, maç deplasmandaydı, deplesmanda! Tedirginliği, her haliyle belliydi Beşiktaş'ın... Karabüklü Ceyhun, soldan gelen ortaya, çarşafa dolanmayıp, ayağını sağlam koyabilse, daha ilk çeyrek başında diyecektik ki, 'yandı gülüm keten helva(!) Gözüm, ara ara hep bir Quaresma, bir Talisca ve Atiba'da... Çünkü, tabelayı değiştirecek tek vatandaş bunlar ama, ben dahil tüm tribünler, çıt çıktığını duymuyordu bu arkadaşlardan!
Kendi kendime, kızdım...
Yöneticiler bangır bangır bağıracak
Tek taraflı gösteren gözlük taktığımı ve Beşiktaş'a odaklandığımı fark ettim, Zec'in golüyle... Halbuki, Gençlerbirliği günlerimde, üç büyüklere karşı oynayarak kazandığım günlerde, nasıl da kızardım, adımızı tek satır geçmeyen yazarlara!(!) Beşiktaş'a yapılan haksızlıklara, verilen cezalara ve bundan dolayı morallerinin bozuk olduğunun altını çizeyim...
Zaten yarın yöneticiler, bangır bangır konuşacaklar!
Ama, tam zamanı... Adını bile yazmakta zorlandığım Seleznyov'un ikinci gölünden sonra bu Karabükspor'un teknik direktörü Igor Tudor başta olmak üzere tüm Karabüklü futbolcuları, verdikleri mücadeleden dolayı, tek tek öpmeliyim yanaklarından...
Onlar da fırsatı iyi değerlendirdiler ve BJK'yi alınlarından öptüler işte...