Cumhurbaşkanı'nın iftar davetine katılanları, kılık kıyafet, makyaj ve çengelli iğne genelinde yerden yere vurup bir miktar rahatlayan 'aydın' ve entelektüel gazeteciler, kendi sayfalarına ve haberlerine/ekranlarına da gereken önemi gösterebilseler keşke. Hani zaman zaman "Bana ne" diyorum, "Ne malımı mülkümü ne tecrübelerimi, birikimlerimi ne de kitaplarımı bırakabileceğim çocuklarım var. Bana ne, üzerime vazife olmayan şeylerle ne diye ilgileniyorum..."
EKRANIN ÇOK BİLMİŞ TEYZELERİ
Şöyle bir şey hayal etmenizi isteyeceğim, çok basit. Diyelim diş çektireceksiniz, "Ama ağzı çok iyi laf yapıyor bizim kuaförün, ona çektireyim" mi diyorsunuz? Diş doktoru yerine kuaföre gitmiyorsunuz, doğru mu? Peki size ekranda atıp tutan, ahkam kesen ve altyapısı alt kat komşunuzdan farksız olan 'birilerine' nasıl tahammül ediyorsunuz. Dayanağı nedir bu insanların, geçmişleri, bilgi birikimleri, eğitimleri?
Sıradan ve "aman canım alt tarafı magazin" bile olsa, temelsiz ve bilgi içermeyen 'fikirlerine' nasıl dayanıyorsunuz.
Ekran sahibi, tek amacı para kazanmak olan kişi, net! Reyting neredeyse oraya kapı açıyor, kimse içerik, kalite (sevmiyorum bu kelimeyi ama o kadar da yok oldu ki zaten, sevmeye başlamanın zamanı geldi sanki), donanım aramıyor.
Televizyon bir eğlence aracı tamam kabul ama verdiği bilgi ve aktardıkları uyuşturucu cümlelerle, zaten yerlerde sürünen genel kültür, Allah'a emanet yok olmak üzere. İtibar etmeyin ne olur, alt tarafı dedikodu yapıyor ne olacak, diyerek dinlediğiniz eski manken, olamamış oyuncu, tutunamamış şarkıcı, kim olduğu belli olmayan teyzelere itibar etmeyin.
MYKANOS DEĞİL MYKONOS!
Ekranın kirliliğini bir nebze anlıyorum diyelim, geçtiğimiz gün, günlük ekine manşet yaptı 'saçma sapan' bir haberi, bir gazete. Kızmayım diyorum, sinirlenmeyim ama artık yeter! Bana ne, olmuyor.
Aynı mesleği yapıyoruz, beni de kirletiyorlar cehaletleriyle. İnternet fenomeni, güya ünlü bir şirketin DJ veliahtı Taha Özer, ne iş yaptıkları belli olamayan ve sadece skandallarla gündeme gelebilen ve kardeş olduklarına inanmanın güç olduğu iki kadını tatile götürmüş. Bu arada Taha Özer'in sosyal medyada yayınladığı videolar aşırı derecede rahatsızlık verici, hiçbir manası ve estetiği olmayan cinsellik içerikli, kadınları aşağılayan videolar. Bunun üzerinden de bir kariyer inşa edip var olmaya çalışıyor.
Her neyse Mykonos'a gitmişler ve 164 euro'luk hamburger ısmarlamışlar. Bunu manşet yapan gazete ve entelektüel birikimleriyle hava atmayı pek seven gazetecilerin sitelerinde, aynı hatayla yayınlandı.
Adanın adı haberde Mikanos olarak verildi, cehalet erdem değildir. Cahil insanın medyada yeri yoktur. Olmamalı, konuyu sadece ve sadece siyasi çekişme noktasında tutmaya çalışıp, hükümete bel üstü bel altı vurmaya çalışan çakallar, keşke aynı sürekliliği ve özeni kendi yayınlarına gösterebilseler.
"Aman ne olacak" böyle demek mümkün, ya Mykanos ha Mykonos.
Ama o zaman senin ülkenin sınırlarını haritada farklı çizip, İstanbul'a Konstantinopolis dediklerinde kabarmayacaksın...
"Ne fark eder canım, Bizans da olur" diyeceksin...