İkizlerim oldu Erkin abi diyen Şeyhoğlu, heyecanla çıkageldi gazeteye...
İkizlerim dediği, elindeki iki kitap... İkisi de aynı gün çıkmış Bassaray Matbaası'nda...
Yıllarca 'POTA'nın Eğitimcisi' olarak köşemize yazı katkısında bulundu Şeyhoğlu.
Yazılarının karşılığında da ne gazete yönetiminden ne de benden herhangi bir istekte bulundu. Kitap tanıtma yazıları, eğitim, bilim, yerel siyaset ve kent kültürüyle ilgili yazıları yıllarca bu köşede yayımlandı.
Yeni Asır ailesi olarak biz de onu bağrımıza bastık. Kardeş bildik...
İzmir'e, Ege Bölgesi'ne olan bu tanıklık yazıları ile hem okurlarımızı bilgilendirdik hem de kendimiz bilgilendik.
Gündem belirleyen yazılarla çağa tanıklığımızı ve sorumluluğumuzu yerine getirdik. Zaman zaman başımız ağrıdı, mutlu olduğumuz oldu, keyfimizin kaçtığı da...
'Yazmazsam yapamam' diyen biri Recai. Biz de 'yaz' dedik.
Dile kolay, aradan 25 yıla yakın bir zaman geçmiş. Gazete Ege ile Yeni Asır'daki birlikteliğimizden meğerse neler çıkmış..
"O Günlerin Ardından", bir tanıklığın kitabı...
Yazılarının yarıya yakın bir kısmını çekmeceden, sandıktan, ansiklopedi sayfaları arasından çıkarmış ve orijinal halleriyle kitaplaştırmış. Ben, onun bu denli titiz bir arşivci olduğunu bilmiyordum doğrusu.
Gazetemizde çıkan yazılarını kitaplaştırmış özetle. Mehmet Atilla ve Ferhat İşlek arkadaşları da el vermiş kendisine hazırlık aşamasında. Kolektif bir çalışma ruhuyla harikulade kapağı olan bir yapıt çıkarmış ortaya.
Sadece Yeni Asır ve Gazete Ege değil, diğer gazetelerde yayımlanmış yazıları da bulunuyor kitapta.
"El Yazıları" ise, el yazısını sevdirmeyi amaçlayan bambaşka bir kitap... Dayısının, dedesinin, arkadaşlarının, anne, baba ve bazı yakınlarının el yazılı mektuplarını bulmuş buluşturmuş ve kitaplaştırmış.
Cemil Gençtuğ ve kardeşi Şiri Şeyhoğlu'nun arşivinden yaralanmış..
Mektup yazmaya üşendiğimiz bugünlere inatla o, el yazılarının hem de güzel el yazısıyla yazılmış mektupların kendisi için en anlamlı olanlarını seçmiş ve 'Siz de böyle yazın' demeye çalışırcasına ortaya farklı bir tür çıkarmış.
Alışık olmadığımız bir tür...
Annesinin hatıra defterinde yer alan yazıların yanı sıra , kendisinin de mükemmel el yazısıyla yazdığı iki denemesinin bulunduğu kitap, tam bir müzelik...
Kitabın dağıtımı yapıldı bile...
Kemeraltı'nda Yavuz Kitabevi ve Duvar Kitabevi'nde raflarda yerini aldı.
27 Nisan'da da Konak Belediyesi Kültür Merkezi'nde tanıtımı yapılacak.
Deriz ki , ikizlerle tanışın!
Okan Yüksel'e destek zamanı
O'na gazeteci mi demeliyim, yazar mı, şair mi, kültür adamı mı ?
Muhabirlik yaptı, köşe yazarlığı, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü. Şiirler yazdı.
Ama en önemli tarafını söylesem daha doğru olacak galiba:
"İzmir'de sıkıntıya düşenlerin dert babası Okan Yüksel".
Sancar Maruflu ile birlikte ne türlü etkinlik varsa orada bitiverir Okan. İzmirlinin ölüsünü dirisini onlar hatırlarlar, anarlar, onurlandırırlar.
Yıllardır bağırsak kanseriyle mücadele eder ama, kan kusar, "kızılcık şerbeti içtim" der. Kendisi yardıma muhtaçtır ama başkalarına yardım etmek için çırpınır. Ama 73 yıldır süren çileli yaşantısı sonunda makineyi yordu, güreşte pes etmemişti ama menhus hastalık onu hastaneye çiviledi. Onun durumu için yazar-şair arkadaşı Veysel Gültaş'ın şu sözleri Okan Yüksel'i tam tariftir: "Ünlü İspanyol matador El Cordobes arenalara veda ederken, "Boğaların boynuzları yorulmadı ama benim yüreğim yoruldu" demiş.
50 yıllık bir gazetecilik serüveni.
Bunca yaşanan çirkinlikler varken daha nice yıllara taşımalı o sevda dolu yüreğiyle yaşamı.
Soluğun üzerimizden eksik olmasın sevgili dostum Okan Yüksel... Şimdi moral verme zamanı Okan Yüksel'e. Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatıyor.
8.5 saat süren bir kritik ameliyat geçirdi. 1.5-2 ay yoğun bakımda kalacağı söyleniyor.
Ona moral vermenin tam zamanı.. İlgilenenler için telefonu: 538-665 04 92.