İlk kitabı "Buçuklu Semtin Hergele Çocukları" ile Karşıyakalı taraftarların anılarını Türkiye'ye duyuran gazeteci Deniz Gezginci, ikinci kitabında babasını yazdı.
Karşıyaka eski Milli Eğitim Müdürü Muammer Gezginci'nin başarılarla dolu hikayesi, oğlu tarafından kaleme alındı.
Muammer Gezginci, Yugoslavya'dan göç eden fakir bir ailenin en büyük oğluydu. Dilini bile tam olarak konuşamadığı ülkeye alışmaya çalışıyordu.
Sabahları simit satıyor, öğleden sonraları okula gidiyordu. Maddi imkansızlıklarından dolayı demircinin yanına çırak olarak verildi.
Demirci ustası, "Bu çocuğa yazık etmeyin, çok akıllı, bırakın okusun" diyerek ailesini ikna etti ve eğitimine devam etmesini sağladı. Kim bilebilirdi ki simit tavlası başında, sokaklarda simit satan o çelimsiz çocuk, bir gün yine o koca semtin milli eğitimini yönetecekti. Bu başlı başına bir başarı hikayesiydi ve genç nesillere, genç eğitimcilere örnek olması açısından biri tarafından kaleme alınması gerekiyordu. Bu kişi de Muammer Gezginci'nin gazeteci oğlu Deniz Gezginci oldu.
"Bu kitap yıllardır gurbette yaşayan bir oğuldan, doyamadığı babasına ince bir teşekkürdür" diyen Deniz Gezginci, babası Muammer Gezginci'nin Şemikler Lisesi Müdürlüğü sırasında futbolda edindiği Dünya Kupası ikinciliğinden, halk oyunlarında kazandığı sayısız Türkiye birinciliklerine, Karşıyaka Milli Eğitim Müdürlüğü döneminde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı nasıl uluslararası boyut kazandırdığına dair bir çok konuyu ele aldı.
Muammer Gezginci'nin 30 yıllık öğretmenlik hayatında yaşadığı ilginç olaylar, roman havasında bu kitapta yer aldı.
Özellikle genç eğitimcilere kılavuz niteliğinde olacak olan kitap şuan basım aşamasında.
Baba ve oğul kitabın bir an evvel okuyucuyla buluşmasını bekliyor.
Karşıyaka Stadı kulübün kurtuluşudur
Geçtiğimiz hafta yüzlerce Karşıyakalı, inşaatı duran stat alanında, en demokratik ve medeni şekilde, yapımı yılan hikayesine dönen Karşıyaka Stadı için tepkilerini dile getirdi.
Yaşını bilemediğimiz 6-7 yaşındaki Karşıyakalılarla bu kulübe hayatını adamış 70 yaşın üzerindekiler de oradaydı.
Duayenler, Ateş Özerk ve Secder Akıncı da tecrübeleriyle Karşıyaka'nın geleceğinin bu statta olduğunu orada herkese anlattı.
Kulüp Başkanı Mutlu Altuğ da gelip stadyumda meşalesini yakarak yerini aldı.
50 milyon liraya yakın borcu olan ve Selçuk Baba'nın (Yaşar) 59 yıldır yaptığı katkılar dışında hiçbir gelir kaynağı bulunmayan, bir dikili ağacı bile olmayan Kaf-Kaf'ın tek kurtuluş reçetesi bu stattır.
GÖLGE ETMEYİN
İkinci Lig'te mücadele eden futbol takımı için şimdiden, "Gelecek sezona nasıl takım çıkaracağız" diye kara kara düşünülürken, paralarını tahsil edemeyen futbolcular birer ikişer Futbol Federasyonu'na başvurup serbest kalmaya çalışırken, anlaşılan bu şanlı arma, yakışmadığı liglerde mücadele etmeye devam edecek.
Kravatlı beyefendiler bürolarında masa başlarında Karşıyaka'nın geleceği için ahkam keser ve sakız çiğnerken, taraftar temsilcileri Yaşar Holding'e giderek kulübün kurtuluş reçetesini hazırlamaya çalışıyor.
Helal olsun onlara...
Tüm Karşıyakalılar ve bizler biliyoruz ki, Karşıyaka Gençlik ve Spor Kulübü'nün kurtuluşu Karşıyaka Stadyumu'nun hayata geçirilişine bağlıdır.
Karşıyaka'da görev yapan ister başkan olsun, ister nefer, bahane üretmeden bu projeye sahip çıkmalı, gerçekleştirilmesine çalışmalıdır.
Trafik sıkışıklığı (Pazar yerinde sıkışmıyor mu? Ki, pazar haftada bir kuruluyor) bahane değil.
Karşıyaka burada maçlarını 15 günde bir oynayacak.
Göreceksiniz Karşıyaka Stadı hayata geçsin, hepimiz mutlu olacağız.
Olayı kayıkçı kavgasına çekmenin anlamı yok.