• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

30 Ağustos ve 15 Temmuz Ruhu

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.08.2016, 00:00

30 Ağustos, sadece bir zaferin adı değildir. Bir milletin kaderinin yeniden yazıldığı, varlığının yeniden kabullenildiği bir muazzam olay da değildir sadece. Aynı zamanda bir ruh'tur 30 Ağustos. Her başımız sıkıştığında muhtaç olduğumuz bir ruh. Bu ülke üzerinde oynanan oyunlara karşı güç ve iman tazeleyeceğimiz bir ruh. 30 Ağustos'tan 15 Temmuz'a kadar, bu ülke, bu millet üzerinde oynanmaya kalkışılan her oyunda işte sadece bu ruh bizi yenilemiş, bu ruh bize imanımızı, inancımızı ve gücümüzü vererek her seferinde zafer kazanmışızdır.
Milli günler beni hep çok farklı bir duyguya götürür çocukluğumdan beri. Bir hikaye gibi dinlediğimiz o kahramanlık hikayeleri aslında ne kadar zorlu olmuştur, ne bedeller ödenmiştir.
Bir İmparatorluğun sonu ve bir Cumhuriyetin inşası gibi kurduğumuz şu cümlelerin gerçekleşmesi ne meşakkatli, ne acılarla yoğrulan, ne yokluklarla varolan bir süreci her dinlediğimde aynı duygular canlanır.
İşte bugün de en büyük Bayramımız. Zafer Bayramımızın 94. Yılında çok şükür ki hala aynı heyecan ve gururu yaşayabiliyoruz millet olarak.
30 Ağustos, baştan sona bir askeri zaferdir mutlaka ama millet desteği olmaksızın bir zaferin kazanılamayacağı ve kazanılmadığı da bilinmeli. Bizi, 9 Eylül ile buluşturan zafer, Sakarya-Dumlupınar- Kocatepe hattında kazanılmıştı.
Türk tarihinin en büyük zaferlerinden biriydi bu meydan muharebesi. Türkler, dağılmış, tarumar olmuş bir orduyu, tek bir kişinin etrafından örgütlemişler ve dünya savaş tarihinin en stratejik savaşlarından birisini gerçekleştirmişlerdir. Türk ordusunun düşmana karşı bir silah üstünlüğü yoktu, bir lojistik üstünlüğü de yoktu. Ama; başka mukayeseli üstünlükleri vardı..

MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET

Kararlı bir orduydu en başta. Düşmanı vatan topraklarından söküp atmaya, görülmemiş bir ders vermeye kararlıydı. Bu savaşın sonucunu, tek bir kişinin aklından çıkan dahice bir strateji belirlemiştir.
İnanç ve kararlılıkla beslenen bir akıl. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın aklı. Ama; 30 Ağustos'u ve Büyük Taarruz ile başlayan süreci askeri zafer yönüyle olduğu kadar sivil ve siyasi etki ve sonuçlarıyla da ele almak zorunludur. Bu büyük zafer, Türk milletinin varlığını, hür yaşama iradesini tüm dünyaya kabul ettirdiği bir siyasi zemini de kendiliğinden ortaya çıkarmıştır.
Bizi Cumhuriyet'e, Lozan'a götüren sürecin siyasi iklimi o gün, o savaş meydanında hemen hemen oluşmuştur.
Bundan neredeyse bir asır önceki bu ortamı, bu ruh halini ve sonuçlarını anlatırken size de bugünlerde yaşadığımız ortamı anlatıyor gibi gelmedi mi? Bugün de içeriden ve dışarıdan düşmanlar, bu ülkenin, bu milletin bağımsızlığını bozmak için tüm güçleriyle geliyorlar. İçeride FETÖ ve PKK terör örgütleriyle, DAİŞ eliyle terör saldırılarıyla saldırırken bir yandan da her tür siyasi, ekonomik ve sosyal tuzaklarla, oyunlarla bu ülkenin huzur, barış ve refahıyla oynamaya devam ediyorlar.
En son, bu devletin, bu milletin inancını, gücünü, ruhunu 15 Temmuz gecesi gösterdik ama hala anlamadılar.
Ama anlayacaklar.
Biz onlara onların anlayacağı dilde anlatmaya devam edeceğiz.
Biz bu toprakları, atalarımızın kanlarıyla kazandık. Bu ülke, bu devlet bize atalarımızın emaneti, namusumuzdur.
94 yıl önce yedi düvele karşı kazandığımız Zafer'imizi, 94 yıl sonra da, 194 yıl sonra da bizler olmasak da bizlerin evlatları, torunları kazanacaktır.
Bundan 79 milyonun zerre kadar şüphesi yok. Çünkü biliyoruz ki; ihtiyacımız olan, muhtaç olduğumuz tek şey; damarlarımızdaki asil kandır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA