• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Annelere ait bir gün

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11.05.2015, 00:00
Cumartesi günü anneler ve çocukları alışverişteydi. Girdiğim her mağazada annesiyle birlikte hediye seçen çocuklar vardı. Çocuklar derken, 7 ile 50 yaş arasından söz ediyorum. Çocukluğun da sınırı yok, anneliğin de. Kimi ayakkabı seçti, kimi parfüm, kimi tişört... Her alışveriş mutlu sonla bitti.
Dün de annelerimizin elini öptük, yanaklarını okşadık, boyunlarına sarıldık, hediyelerimizi verdik.
Aslında annelere en güzel hediye, ona güzel bir gün ikram etmek. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemesini sağlamak. Sabah kalktığı andan itibaren hizmet etmek. Kahvaltısını önüne götürmek, bulaşıkları yıkamak, evi toplamak hatta silip süpürmek, yemekleri yapmak. Hiç olmazsa bir gün 'Bugün ne pişireyim?' diye düşünmesinler. Kendilerini misafir/kraliçe gibi hissetsinler.
Bunu illa 'anneler günü' gibi özel günlerde yapmamız gerekmiyor. Arada bir yapmalıyız, hatta sık sık yapmalıyız. Onları şımartmalı ve mutlu etmeliyiz.

KENDİNİ DÜŞÜNMEK
Mesela bir günü kendilerine ayırmalarını sağlamak! Bütün günü evin dışında geçirsinler ama telaşa kapılmadan. İster mağaza dolaşsınlar, ister parkta otursunlar, ister vitrin bakıp alışveriş yapsınlar, ister sevdiklerini ziyaret etsinler, isterlerse de kuaförde veya güzellik salonunda vakit geçirsinler.
Annelere böyle bir ikram da en güzel hediyelerden biridir. Cilt bakımı manikür-pedikür masa vs...
Başta da belirttiğim gibi amaç annelerin hiç olmazsa bir gün yalnızca kendilerini düşünmelerini sağlamak. Çünkü hamile kaldığı anda bir kadının beyninin yarısı artık bir başkasını düşünmeye programlanıyor ve endişe/sorumluluk duygularıyla hayatı bir başkasına ait oluyor. O yüzden de kendini değil yavrusunu düşünmeye kendini programlıyor. Dolayısıyla annelere en güzel hediye onların kendilerini düşünmesini sağlayacak bir gün yaşatmak bence.
Gelelim toplum olarak annelere verdiğimiz öneme.
Kadını önemsemediğimiz için aslında anneleri de önemsemiyoruz. Değer versek, anne ve çocuk hastanelerinin sayısını artırır ve parası olsun, olmasın her kadının sağlıklı bir hamilelik ve endişe ve korkudan uzak bir doğum geçirmesini sağlarız.

ÖZEL BİR MUAMELE
Bir gün önce haberlerde beş aylık hamile bir kadının sancılanınca hastaneye götürüldüğünü ama yer yok diyerek kabul edilmediğini ve tam dört hastane dolaştıktan sonra yeniden ilk gittiği hastaneye geri döndüğünü ve bu süre içinde müdahale edilmediği için bebeklerinin öldüğü haberini dinledik televizyonda. Bu olay Anadolu'nun ücra bir kasabasında değil, İstanbul'da geçiyor. Yıllardır çocuk hayaliyle yanıp tutuşan bir çiftin başına geliyor bu olay. Sonunda tüp bebekle muratlarına ermeye hazırlanırken bu korkunç olay başlarına geliyor. Baba ekranlardan "Karıma bebeklerinin öldüğünü kim söyleyecek?" diye hesap soruyordu. Hakikaten kim soracak?
Çünkü ortada bir ihmal var. Eğer hemen müdahale edilse bebekler ölmeyecekti, belki içlerinden biri hayatta olacaktı. O genç kadın annelik arzusuna kavuşacaktı. Ama kadını önemsemediğimiz için 'hayatın gerçek bir mucizesi' olan hamilelik ve doğumu da önemsemiyor ve kadının bu süreci mutlu/sağlıklı/huzurlu ve güvenli bir şekilde geçirmesini sağlayamıyoruz. Daha ne diyelim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI