• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Haftanın ilginç olayı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23.11.2015, 00:00
Geçtiğimiz haftanın ilginç olaylarından biri Çanakkale'de ikiz bebeklerin birinin kaçırılması idi. Olayı ilginç yapan ise, olayın gerisindeki hikayede saklı.

Bebeği kaçıran, hamileliğinin 6. ayında düşük yapan genç bir kadın. Can alıcı nokta da bundan sonra başlıyor. Çünkü kadın düşük yaptığını, ne eşine ne de yakın çevresine söylemiyor. Yani bebeği kaybettiğini kendisinden başka kimse bilmiyor! Ve karnına yastık bağlayarak hamileymiş gibi rol yapıyor. Hem de üç ay boyunca! Ve bunu kocası dahil hiç kimse fark etmiyor.

Hadi komşuları ve yakınları anlarım ama bir kocanın bunu anlayamamasını anlamam mümkün değil.

Bu nasıl bir ilişki biçimidir? Bu nasıl bir karı-kocalıktır?

Sosyal medya hesaplarından öğrenildiğine göre güya karısına aşık bir koca var ortada. Bir paylaşımda fotoğrafın altına şunları yazmış örneğin: "Hayat seninle güzel canım karıcım. Sen benim her şeyimsin. Meleğim, hayatımın anlamı, seni çok seviyorum canım karıcım..."

Ve işte bu koca karısının karnına yastık bağladığını üç ay boyunca fark etmiyor.

Ayrı evlerde mi yaşıyorlar? Ayrı yataklarda mı yatıyorlar?

BABA ADAYLARININ İLGİSİZLİĞİ

Bana yanlış gelen, erkeklerin dünyaya gelecek olan bebeğe karşı ilgisizlikleri. Hem soylarının devamı için çocuk sahibi olmak isterler, bu uğurda çocuk doğuramayan kadını boşamaktan geri kalmazlar hem de çok istedikleri bu çocuğun anne karnında gelişimini ve dünyaya gelme serüvenini hiç merak etmezler!

Hiç mi eşleriyle birlikte doktora gitmezler? Gitme gereği duymazlar? Karılarının karnını ellemezler ve o mucizevi gelişimi izlemek istemezler?

Sonra kadınlar çok entrikacı olurlar veya şeytan akıllı. Erkekler bu kadar ilgisiz ve duyarsız olurlarsa kadınlar da böyle cin fikirli olurlar işte.

Medyaya yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre kadın evliliğini sürdürmek adına bu yalanı sürdürmüş. Ailesinin dağılma ve eşini kaybetme korkusu yüzünden kimseye bu durumu söyleyememiş. Bu nedenle dağılacaksa zaten dağılsın o aile. Bir koca, altı aylık hamileyken düşük yapan karısının üzüntüsünü anlayamazsa ve o acıyı birlikte yaşayamazsa ve bu yüzden kadını terk edecekse, o evlilikten hayır gelir mi? Yalan üzerine kurulan bir evlilik, evlilik olur mu?

DİZİLER Mİ GERÇEK, HAYATLAR MI?

Belli ki kadın dizilerden ilham aldı. Belki de diziler kadınlardan ilham alıyor. Biliyorsunuz Türk insanının hayatı yalanlar üzerine kurulu. Herkes birbirine yalan söylüyor. Baba anneye, anne babaya, çocuklar hem anneye hem babaya.. Böyle sürüp gidiyor. Ve yalan söylemek meşrulaştırılıyor bizim güya "saygı ve sevgi üzerine kurulmuş örnek aile" düzenimizde. Evde olan bitenler babadan saklanıyor, en son babanın duymasını sağlayacak bir oyun oynanıyor ve gerçekler toplumdan ve tabii babadan saklanırken, anneler de bu yalana ortak oluyor.

Ve bu toplum olarak işimize geliyor. Nedense gerçeklerle yüzleşmeyi sevmiyoruz. Gerçekleri öğrenmeyi istemiyoruz. Yalanlarla yaşamak daha kolay geliyor. Bakın dizilere. Hep bir veya birkaç yalan üzerine kurulu. Sahte evlilikler, anneleri ve babalarından kaçırılmış çocuklar, aileyi kurtarmak adına başkalarından koparılmış çocuklar vs

Ve bu gerçeklerin ne zaman öğrenileceğini ve ne tür bir gerilim yaşanacağını çekirdek çitleyerek izleyen seyirciler.

Baba olacağı için herkese hava atarken, bebeğe anne karnındayken bir kez dokunmamış babalara az bile böyle entrikalar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA