Kasım'da bir erken seçim olursa AK Parti, MHP ve HDP mevcut milletvekillerini sıralamalarını bile değiştirmeden yeniden listeye yazabilir.
Ama CHP için böyle bir şey yasal olarak mümkün değil.
Çünkü CHP'nin tüzüğü milletvekili adaylarının yüzde 85'inin önseçimle belirlenmesini şart koşuyor.
Mevcut vekillerin daha 3 ay önce önseçimden çıkmış olmaları hiçbir şey ifade etmiyor.
Mevcut vekillerin yeni bir önseçime girmeden tekrar listeye yazılmalarının tek bir yolu var...
Olağanüstü bir tüzük kurultayının toplanması ve tüzüğün ilgili maddesinin değiştirilmesi.
Ancak bu da mevcut siyasi konjonktürde son derece zayıf bir ihtimal.
Kısacası Kasım ayındaki olası bir seçimde CHP yine önseçim yapmak zorunda.
Bunun partideki dengeleri nasıl altüst edeceğini, yeni ve büyük kırgınlıklar yaratacağını tahmin etmek zor değil.
Rakipleri erken seçime çalışırken CHP yine parti içi kavgalar ve tartışmalarla enerjisini tüketecek.
CHP'yi koalisyona mecbur bırakan tek sebep önündeki bu önseçim mecburiyeti değil.
CHP lideri Kılıçdaroğlu Aralık ayındaki kurultaya partisini iktidara taşıyan Genel Başkan olarak girmeyi istiyor.
Aksi halde yüzde 24,9'luk oy oranıyla koltuğunu koruması zor görünüyor.
Kasım'daki seçimi bahane edip kurultayı ertelemek gibi bir şansı da yok.
CHP normalde 2014'ün Temmuz ayında yapması gereken kurultayı zaten 1 yıl ertelemiş durumda.
Yeni bir erteleme hukuken CHP'yi ciddi sıkıntılarla karşı karşıya getirebilir.
Bütün bu faktörlerin üzerine parti tabanındaki muhalefet yorgunluğu ve iktidar özlemini de eklediğimizde CHP'nin neden koalisyona mecbur olduğunu çok daha iyi anlayabiliriz.
İki farklı CHP
Yıl 1997...
İktidarda ANASOL-D hükümeti var.
Başbakan Mesut Yılmaz. Yardımcıları Bülent Ecevit ve İsmet Sezgin.
CHP o dönemde 49 milletvekiliyle Meclis'in küçük partisi.
Bilin bakalım o dönem Meclis Başkanlığı'nı hangi partinin adayı kazanıyor?
Tabi ki CHP'nin adayı Hikmet Çetin.
Baykal o dönemde 49 milletvekiliyle Meclis'in altını üstüne getiriyor.
Dönemin koalisyon hükümetine istediğini yaptırıyor.
Hükümetin büyük ortağı ANAP'ın Dışişleri Komisyonu Başkanı Kamran İnan'ı bile değiştirip yerine kendi partisinden Murat Karayalçın'ı oturtuyor...
Gelelim bugüne...
CHP'nin vekil sayısı 1997'nin 3 katı olmasa da ona yakın artmış.
Meclis'te sayısal çoğunluk CHP'nin de içinde bulunduğu muhalefet bloğunda.
Ama Meclis Başkanlığı'nı AK Parti alıyor.
Bu durum siyasette nicelikten daha çok niteliğin önemli olduğunun bir göstergesi.
Aradan geçen yıllar CHP'nin vekil sayısını artırmış ama gücünü de etkisini de azaltmış.
Adayları önseçimle belirlemek iyi güzel de, CHP'de siyaseti doğru okuyan adam sayısı parmakla gösterilecek kadar az.
Son Meclis Başkanlığı seçiminde bu gerçek ayan beyan ortaya çıktı.
Şafak Pavey'in adaylığı ve değişen dengeler
Dünkü yazıda CHP'nin Meclis Başkanvekilliği seçiminin olası koalisyon hükümetine dair önemli ipuçları vereceğini yazdık.
Tam da tahmin ettiğimiz gibi CHP'nin etkili ismi Akif Hamzaçebi, Meclis Başkanvekilliği'ne aday olmadı.
Olası bir AK Parti-CHP koalisyonunda CHP'den bakan
olacak isimlerin başına Hamzaçebi'yi artık rahatlıkla yazabiliriz.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Meclis Başkanvekilliği için Şafak Pavey'i tercih etmesi dikkat çekici.
Pavey'in Parti Meclisi (PM) ve MYK'daki görevi sona erdi.
Yerine 1. yedek olarak Hakkı Süha Okay geldi.
Kulislerde Kılıçdaroğlu'nun Okay'ın PM'ye girmesi için böyle bir hamle yaptığı konuşuluyor.
Önder Sav'ın sağ kolu olan Okay, deneyimli bir hukukçu.
Bir dönem Ankara Baro Başkanlığı da yaptı.
Tıpkı Kılıçdaroğlu'nun karşısına rakip olarak çıkması beklenen Metin Feyzioğlu gibi...
Pavey'in Meclis Başkanvekilliğine seçilmesinden sonra CHP'nin MYK'sında boşalan koltuk sayısı da ikiye yükseldi.
Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki hafta MYK'da bir revizyona gitmesi bekleniyor.
Aytun Çıray'dan sonra MYK'da temsil şansı bulamayan İzmir'e bu revizyonda bir koltuk düşmesi yüksel ihtimal.