• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
AHMET VELİ OLGUNDENİZ

İnsanların beynini okumak mümkün mü?

ahmet.olgundeniz@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31.10.2010, 00:00
Beyin okumak, aslında karşınızdaki kişinin; davranışlarını, konuşmasını ve beden dilini analiz ederek o kişinin yaşamı, kişiliği, geçmişi veya o anda ne düşündüğü hakkında bir fikir edinmeye çalışmaktır

Bir okurum "İnsanların aklından geçenleri bilebilmek mümkün mü? Batıda sahne şovları yapan bazı kişilerin videolarını izleyip hayretler içerisinde kalıyoruz. Bunu nasıl beceriyorlar?" diye soruyor.
Beyin okumak diye bir şey yoktur. Bunu yaptığını iddia eden kişiler kendilerinde olağanüstü bir takım güçler olduğu illüzyonunu yaratan şarlatanlardır. Eğer böyle birşey mümkün olsaydı, o üstün yetenekli insanlar bu güçlerini kendi menfaatleri için kullanın üç beş paraya talim etmezlerdi değil mi?
"İyi ama nasıl oluyor da oluyor?" diye sorarsanız dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.
Beyin okumak denilen şey aslında karşınızdaki kişinin; davranışlarını, konuşmasını ve beden dilini analiz ederek o kişinin yaşamı, kişiliği, geçmişi veya o anda ne düşündüğü hakkında bir fikir edinmeye çalışmaktır.

İçine doğmak
Başınıza hiç gelir mi, bazen sebebini bilmeden ve mantıklı bir gerekçesi olmadan bir hisse kapılırız. Bu hislerinizin veya önyargılarınızın doğru çıktığı olur mu? "Ayşe'nin yeni erkek arkadaşından hiç hoşlanmadım. Bence o iş yürümez bak görürsün?" deyip de iki hafta sonra ayrılık haberini alınca ne hissediyorsunuz? Merak etmeyin medyum falan değilsiniz, mistik bir takım güçleriniz de yok.
Bunun sebebi bilinçaltımızdır. Bilinçaltımız, biz ana karnına düştüğümüz andan itibaren tıpkı bir video kamera gibi her şeyi kaydetmeye başlar ve bu biz ölene kadar sürer gider. Hipnotik regresyon seanslarında bu video cihazının geri sarma tuşuna basıldığında insanlar kendilerini cenin halindeyken bile görebiliyorlar. O derece yani.
Bilinçaltımızda milyonlarca kaydedilmiş bilgi vardır ve bunları zaman zaman bilincimizle paylaşır. O zaman da "Bak nasıl içeme doğuyor" deriz.
Size "Dün geçtiğiniz bir yoldaki herhangi bir arabanın plakasını hatırlayabilir misiniz?" diye sorsam "Bu nasıl mümkün, sen deli misin?" diye söyleneceğinizi tahmin ediyorum. Halbuki hipnoz altında tüm detayları, bırakın araba plakalarını yere buruşturularak atılmış sigara paketinin markasını bile söylersiniz. Çünkü bilinçaltı hiçbir şeyi unutmaz.
Bu kayıtlama esnasında bazen bilinçaltımız benzer bilgileri birbiriyle ataçlar. Mesela kız arkadaşınızla ayrılık konuşması yaptığınız kafeyi veya onunla sıkça vakit geçirdiğiniz mekanları düşünün. Bilinçaltınız bu mekanlarla yaşadığınız üzüntü verici duyguları birbirine ataçlar. Bu mekanlara ne zaman gitseniz veya yanından geçseniz o üzüntü verici duygular bir anda tekrar aklınıza gelir ve oradan uzaklaşmak istersiniz.
Veya üst üste birkaç kez kaygan bir zeminde düştüğünüzü düşünelim. Bir kere daha kaygan bir zeminde yürürken o an bilinçli olarak geçmiş deneyimleri hatırlamadığınız halde birden bire çok daha fazla dikkatli olmanız gerektiği ve hareketlerinizin yavaşladığı olur. Yani sizin deyiminizle içinize doğar...
İşte insanların binlerce bilinçaltı ataçlaması vardı. İşin püf noktası ise insanların bilinçaltı ataçlamalarının genellikle birbirine benzemesidir.

İnsan tipleri
Bir örnek üzerinden yürüyelim. İnsanlar kabaca ikiye ayrılır; içe dönük ve dışa dönük tipler. Çok az insan istisnadır. Beyninizi okuduğunu iddia eden insanlar kısa bir konuşmayla öncelikle sizin hangi tipte olduğunuzu belirler. İçe dönüklerin birbirleriyle o kadar çok ortak noktası vardır ki. Dışa dönüklerin de öyle...
İçe dönükler; sosyal insanlar değillerdir, geniş arkadaş grupları yoktur, yalnız kalmayı severler, ilgi merkezi olmak hoşlarına gitmez, kendileri hakkında farkındalıkları yüksektir, kendilerini kıyasıya eleştirirler, son derece yaratıcı ve hayalcidirler...
Dışa dönükler; sosyal ağları güçlü ve geniştir, hemen iletişim kurarlar, kuralları pek dikkate almazlar, ilgi merkezi olmak isterler, yeni insanlarla tanışmayı severler, kendilerini lider olarak resmederler, yaratıcılıktan ziyade pratik insanlardır, derin düşünmezler...
Birkaç balık açık uçlu soruyla muhatabın tipi anlaşılır, sonra elde edilen ipuçlarına göre varsayımlara başlanır. "Ben açıkcası senin kendi kendini yapıcı bir biçimde eleştirip doğruyu bulabileceğini düşünüyorum. Herkesin gözünün önünde olmak yerine kendi kararını kendi başına verebilecek kadar zeki ve yaratıcısın..."
Tabi bu konu uzun uzun anlatılabilir, ama benden bu kadar. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz size bir iki sene evvel takip ettiğim ünlü mentalist Steven Peliari'nin makalelerini önerebilirim.
İyilikle kalın..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA