• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞENER MUTER

Açık sözlü, saygılı iletişim

sener.muter@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.02.2010, 00:00
Politikacılar, yöneticiler, çalışanlar, sendikacılar ve toplumu oluşturan öteki kesimler aralarında iyi bir iletişim kuramadıkları zaman zorluklarla karşılaşıyorlar. Bir başka deyişle bilgi çağında iletişim sorunları yaşıyoruz. Günümüzde açık sözlü, dürüst ve saygılı iletişime duyulan gereksinim her geçen gün artıyor. İletişimin insani boyutu giderek ön plana çıkıyor. Doğal ve içten davranışlarla yapılan iletişim daha anlamlı ve başarılı sonuçlar veriyor.
İletişim eksiklikleri sadece işyerlerinde ve günlük yaşamda değil, aile ilişkilerinde de büyük sorunlar yaratıyor. İnsan kaynakları olumlu iletişim ortamlarında daha verimli ve başarılı oluyor. Her birey öncelikle olayların iyi yanlarını görmeye yönelmeli. Karşılıklı hoşgörü olursa büyük sorunlar küçük çabalarla çözülebiliyor. Başarının ve mutluluğun sırrı açık sözlü ve saygılı iletişime dayanıyor.

SÖZ KALABALIĞI
Konuşma insanların kendilerini sözlerle ifade etme sanatıdır. Büyük liderler sözleriyle dünyayı etkilediler ve tarihe yön verdiler. Her konuşmacının kendisine özgü bir konuşma ritmi ve bir melodisi var. Ayrıca her konuşmacının kendisine özgü bir üslubu var. O nedenle topluluk karşısında konuşma yazılı iletişimden daha etkili oluyor.
Konuşmak söz kalabalığı yapmak demek değil. Hızlıca çok söz söylemek bir yarar sağlamıyor. Sinirli ve sert konuşmalar da iyi sonuçlar vermiyor. Onun yerine karşımızdakileri anlamaya çalışmak ve onlarla diyalog kurmak daha yararlı oluyor. Topluluk karşısında yapılan konuşmalar abartılı olmamalı. Konuşmacı bizden biri gibi doğal olarak davranırsa ancak o zaman dinleyicilere ulaşabiliyor. Dinleyici "Ben de böyle düşünüyorum" ya da "Hayır, katılmıyorum" diyebilmeli. Bunlar açık sözlü ve saygılı iletişimin temel taşlarını oluşturuyor.
Konuşurken ve yazarken anlamını iyi bilmediğimiz sözcükleri kullanmamalıyız. Yabancı kökenli sözcüklerden olabildiğince kaçınmalıyız. Sözcükler bir pencerenin camına benzer. Cam temiz olursa dışarısı görülebilir. Sözcükler de açık ve net olursa o zaman ne söylendiği daha doğru anlaşılabilir.
Bir başka örnek vermek gerekirse, yazmak ve konuşmak bir ressamın çalışmasına benzetilebilir. Bir ressam renkleri seçerek ve onları bir araya getirerek özgün tablolar yapar. Bir yazar ya da bir konuşmacı da en uygun sözcükleri seçerek en etkili anlatımını gerçekleştirmeye çalışır.
Yabancı ülkelerde yaratılan yeni kavramlar ve yeni ürünlerle ilgili sözcükler bizim dilimize doğrudan yabancı sözcük olarak giriyor. Öyle ki, kendi dilimizde kimi yazıları ve konuşmaları anlamakta zorluk çektiğim oluyor. Nedeni, yıllar boyunca dilimize giren ve girmeye de devam eden yabancı kökenli sözcükler. Yabancı sözcükler karşısında hepimiz ana dilimize sahip çıkmalıyız.

İZ BIRAKANLAR

Daha akıcı ve herkes tarafından daha kolay anlaşılabilir bir biçimde yazmak ve konuşmak için özel çaba harcamak gerekiyor. Bu nedenle her konuşmacının hedefi ve sunuş planı olmalı. Başarılı bir konuşmacı insanların belleğinde iz bırakan konuşmacıdır. Bugüne dek belleğinizde iz bırakan kaç tane konuşmacı dinlediniz? Ayrıca bir önemli konuya daha değineceğim. Kullanılan dil bir siyasi görüş ya da bir inanışın gizli simgesi haline gelmemelidir. Açık sözlü ve saygılı bir iletişim için bunlar zorunlu oluyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI