Her meslek dalı gibi bilimsel yönetim de eğitim kuruluşlarında öğretilmekte ve iş hayatında tecrübe kazanarak geliştirilmektedir. İş dünyasında şirketler yoğun rekabetin etkisi altında var olma çabasını sürdürmektedir. Ayrıca şirketlerin organizasyon yapıları her geçen gün daha karmaşık bir hale gelmektedir. Bu gelişmelerin sonucunda şirketlerin başarılı bir biçimde yönetimi de giderek zorlaşmaktadır.
Yönetimin Kurumsallaşması
Günümüzde teknoloji hızlı bir biçimde gelişmekte, buna paralel olarak piyasalarda sermaye ihtiyacı artmaktadır. Girişimciler yaptıkları yatırımları kontrol etmekte ve yönetmekte zorluk çekmektedir. Bu nedenle ülkemizde her düzeyde üstün nitelikli profesyonel yöneticilere ihtiyaç duyulmakta ve yönetimin kurumsallaşması konusu gündeme gelmektedir. Ulusal ve uluslararası rekabetin artması, teknolojinin hızlı gelişimi, tam doldurulamayan üretim kapasiteleri ve insan kaynaklarını daha verimli kullanma zorunluluğu bilimsel yöneticiliği zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle iş dünyasında, sosyal hayatta ve politikada bilimsel temellere dayalı rasyonel ve insan odaklı bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır.
Görev ve sorumluluklarını yerine getirirken yöneticilerin tutum ve davranışları çağdaş standartlara uygun olmalıdır. Bir yönetici, hangi görevde bulunursa bulunsun, kendisinin ve başkalarının haksız çıkarlarına bağımlı olmamalıdır. Geçerli kuralları ve beklentileri göz ardı ederek, kendi istediği gibi davranan ve "Ben yaptım, oldu!" yöntemini uygulayan bir yöneticinin bu tutumu kalıcı bir başarı sağlama açısından ele alındığında olumlu bir davranış değildir. Yöneticilik yıllarca bütün dünyada sezgi ve deneyime dayalı bir biçimde sınama ve yanılma yoluyla sürdürülmüştür. Günümüzde ise yöneticilik bilime dayalı rasyonel bir sanat haline gelmiştir. Yöneticiliğin sanat yönü önemlidir.
Öyle ki, yöneticilik insanların duygu ve davranışlarıyla yakından ilgilenmeyi gerektirmektedir. Bu nedenle yöneticiliğin bilimsel niteliği ve sanat yönü her geçen gün artmakta ve evrensel bir süreç haline gelmektedir. Yöneticiliğin pek çok ticari, yasal ve etik kuralları bulunmaktadır. Yöneticilik öfke ve kaba kuvvetle yürütülecek bir görev değildir. Bir yöneticinin davranışlarının akla, mantığa, toplumun kültürüne ve uluslararası normlara uygun olması gerekmektedir. Yöneticiler çevrelerinde korku değil, saygı duygusu yaratmalıdır. Öte yandan bilime dayalı ve insan odaklı yönetim anlayışı toplumsal hayatı olumlu etkilemekte, insanların refah ve mutluluğuna katkıda bulunmaktadır.
Başkalarının Gözüyle Görebilmek
Yazdığım bu satırları okuyunca beni körü körüne iyimser bir kimse sanmayın. Yöneticilerden bu beklentilerim imkansız şeyler değildir. Hepimiz geçimimizi sağlamak için çalışıyoruz. Çalışırken yararlı bir şeyler yapmaya çaba harcamıyor muyuz? Bir kimse bir işte çalışırken yaptığı işlerin iyi ve kaliteli olmasını istemez mi? Yöneticilik de işte böyle bir şey. Her yönetici hedeflerini ve neleri gerçekleştirdiğini bu düşüncelerle sorgulamalıdır. Bir başka deyişle, daha başarılı olabilmek için yöneticiler kendilerini başkalarının gözüyle de görebilmelidir.