• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ALİ KOCATEPE

Bir bayramın ardından

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.10.2013, 00:00
Dokuz günlük bayram tatili jet hızıyla geldi, geçti. Gözlemlerimi ve yaptıklarımızı paylaşmak için sabırsızlanıyorum...
***
Madde bir: İstanbul'un yaşanacak en güzel zamanları uzun bayram tatilleri. Yollar açık, şehirde bir sakinlik var. İnsanın üstünde stres bulutları dolaşmıyor. İster güneş olsun isterse yağmur, olumlu etkileniyorsunuz. Yani elinizde tuttuğunuz bardağın hep dolu yarısı dikkatinizi çekiyor...
***
Geleneksel bayram ziyareti faslını biz tamamen bitirdik. Böylece ısrarlı çikolata ve tatlı ikramlarından da kurtulmuş oluyorsunuz. Aile büyüklerini ve dostlarımızı telefonla arayıp hal hatır sormak yarım gün alıyor ama bayramların en önemli ritüeli. Bu arada cep telefonlarına gelen yüzlerce genel mesaj anında çöpe gidiyor. Adımıza yazılan özel mesajlar itinayla ayrılıp yanıtlanıyor...
***
Evde birikmiş ve yapılmayı bekleyen bir dolu işi iyi planlayarak günlere yaymak ve tamamlamak müthiş moral veriyor ve çok motive ediyor. Kendinize ayıracağınız gezme tozma faslında da monotonluğu kırmak, yeni yerler ve mekanlar keşfetmek ufkunuzu açıyor...
***
Önce Poyrazköy'ü keşfettik. Anadolu yakasının Boğaz'dan Karadeniz'e açılan kuytu penceresi. Kavacıktan 25 dakika. Otantik havası bozulmamış bir yer. Sahil-2 balık restoranından pek memnun kaldık. Boğaz'a doğru bakınca üçüncü köprünün ayaklarının yükseldiğini görüyorsunuz. İçinizi bir korku kaplıyor. Köprü gerekli olabilir ama ya rant peşinde koşanlar çevreyi parselleyip doğayı bir kez daha perişan ederlerse... Bari bu kez korktuğumuz başımıza gelmese...
***
İkinci keşif Sapanca oldu. Bir saat on beş dakika sonra Sapanca'daydık. İşte size bir günlük yatısız Sapanca programı tavsiyesi:
Saat 10.00 gibi Mahmudiye Köyü içindeki Natürköy'de olun... Kahvaltı zengin, doğa nefis. Mevsim bahar ya da kışsa ve hava güneşliyse kendinize güneş altındaki masalardan birini seçin. Adam başı 30 liraya sıkı bir kahvaltı yapın ve orman havasının tadını çıkarın. Sonra iyi bir yürüyüş, biraz dinlenme... Ve yine Mahmudiye'de Menzara Restoran'a çıkın. Tepeden nefis bir Sapanca manzarası. Karadeniz'li Adnan Bey özel pekmezlerinin nelere iyi geldiğini anlatsın. Bahçesinde kurduğu özel asmasından size fevkalade lezzetli üzümler ikram etsin. Ağaçlardan bol bol kestane toplayın. Mutfak zengin. Balıklar taze. Önceden haber verirseniz kuyu tandır da hazır olur... Dilerseniz sabah kahvaltısında da burayı tercih edebilirsiniz...
***
Gece orman içinde kalmayı düşünürseniz, Menzara'nın tek bir odası var. Ama Natürköy'de seçenek daha çok. Ahşap orman evleri müstakil ve sizi kalmaya, şömine yakmaya davet ediyor...
Yok biz ormandan çıkalım şöyle modern ve içinde herşeyi olan bir tesisde konaklayalım derseniz beş dakika sonra yeşillikler içindeki Güral Sapanca Wellness Otel'desiniz...
Akşam yemeği için sahile inip bir restoran seçin. Sapanca Gölü kenarında yolun sonundaki Green Blue'ya tavsiye üzerine gittik. Sakin gölün üstünde hava kararırken yediklerimiz ve restoranın ambiyansı bizi pek memnun etti...
***
Ne zaman Woody Allen'ın yeni bir filmi vizyona girse heyecanlanırım. Onun filmleri ruhumu okşuyor, sürprizleri beni şaşırtıyor ve oyuncularından çok etkileniyorum. Son filminde yine aynı duyguları yaşattı. "Mavi Yasemin" temposu, geri dönüşleri, oyuncuları ve ustaca yapılan insan analizleriyle bize en güzel bayram hediyelerinden biri oldu. Kendini tekrar etmeyen, her zaman yeni anlatış biçimleri bulan, komediyi de dramı da çok güzel dengeleyen bir yönetmen Allen... Her yıl en az bir filmin senaryosunu yazıyor ve yönetiyor. Ve izleyenlerde bambaşka tatlar bırakıyor.
***
"Kelebeğin Rüyası" yeniden kurgulanan ve kısaltılmış haliyle tekrar vizyona girdi. Bu kez daha da tempo kazanmış. Harika görüntüler, başarılı oyuncular filmi zaten keyifle seyrettiriyordu ama altın makas daha da etkili hale getirmiş. Filmin süresi kısaltılırken İlkyaz'ın (filmde Müjgan hemşire rolünde) sahnelerinin artması bizi mutlu etti. Ben "Kelebeğin Rüyası"nın Oscar'da yabancı film kategorisinde ilk beş aday arasına gireceğine inanıyorum...
***
Ben Affleck hatırına izlediğim "Büyük Kumar" sabun köpüğü gibi. İzlerken sıkmadı ama sinemadan çıkıca kafamızdan silindi gitti...
***
Hafta içinde Galler'e uçuyorum. 1965'de "I'll Never Fall In Love Again" diye haykıran, 1968'de yüreklerimizi "Delilah" ile delip geçen "Galler Kaplanı" lakabıyla tanıdığımız Tom Jones'un ülkesine...
Cardiff'de bir müzik fuarına gideceğim. Gelecek haftaki yazımı oradan yazabilir miyim bilmiyorum. Yetiştiremezsem bir hafta ara vereceğim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI