• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BESİM KAZADO

New York'ta ülkemle gurur duydum

besim.kazado@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.06.2012, 00:00
En sevdiğim yerlerden biri olan Broadway'de bu kez asılı olan kocaman Türkiye pankartını gösterip etraftakilere 'benim ülkem' diye hava attım

Amerika turumdan döneli belki 1 aya yakın süre oldu ama bu ara İzmir, Bodrum, İstanbul hatta Milano'da bir sürü güncel aktivite olduğundan onlara öncelik tanıdım ve her zamanki gibi harika geçen (hele hele Ahu'mla) bu günlerimi bugünden itibaren size nakletme hazzına vardım.
Her zamanki gibi sabah uçağı ile New York'a gittim. Bu kez her seferinden daha da yoğundu havaalanı. Epeyce uzun bir kuyruk vardı. Her şeyin hal çaresi vardır ölüm dışında derler ya o geldi aklıma. Etrafı izlemeye başladım ben de NY'ta öncelikle yapacaklarımı sıralarken. Hemen yanımda olan 5-6 kızdan oluşmuş bir grup dikkatimi çekti. Sonradan gittiğim bir yemekte bu grubun bir dergimizin kapağı ve içindeki resimlerin çekimi için buraya geldiklerini ve aralarında sonradan kim olduğunu öğrendiğim 'Kuzey- Güney dizisinden Bade İşçil varmış.
Nihayet valizimi alıp çıktığımda beni karşılamaya gelen Ahmet'in muhteşem arabasıyla köprüyü geçip Manhattan'a girdiğimizde NY'ta olduğumu hissettim. Şansıma nefis bir hava da vardı. Zaten önceki ziyaretlerimden tanıdığım kapı ekibi kapılarda karşıladı. Ver elini 40 küsürüncü kat, Ahu'm minik bir akşam yemeği hazırlamıştı bile. Başta can dostum Şule (Haskel-Çavuşoğlu) ve misafirlerle harika bir yemek yedik hep ilk gece gittiğimiz "Lumi"de.

CHICAGO KIZI POZU
Sabah soluğu nerede aldığımı tahmin edersiniz herhalde. BROADWAY tabii ki... Şöyle bir tur, nasıl mutlandırıyor beni... Adrenalin çıkması bende bu şekilde oluyor. Daha evvel biletlerimizi ayırttığımız oyunların dışında nerelere gidebilirim, hangilerinde şansımı kullanırım diye o renk deryasında gezinirken koskoca Türkiye pankartını görünce nasıl heyecanlandığımı bilemezsiniz. Kahvemi alıp hemen karşısına oturuverdim. O ne keyif, yaşamak lazım. Orada tanıştığım etrafta kahve molası verenlere afişi gösterip "my country" demek ne güzellik biliyor musunuz?
10 yılı aşkın süredir sahneye konan "Chicago" müzikalini temsil eden kızlardan bir tanesi 'Yeni Asır'ımıza poz bile verdi. Bulunduğum zaman diliminde spor finalleri olan NY başarılı kupalarından 'Stanley Cup Playoffs' etkinlikleri için kurulmuş dev depodan sular içtik. Her yerde olduğu gibi burada da harika gösteriler vardı, günün değişik saatlarinde.

SOHO'DA ÖĞLE YEMEĞİ

Vee ilk öğlen yemeğimizi yemek üzere Soho'ya geçtik. İyi bir hasret turundan sonra bugüne kadar NY'ta gittiğim belki en iyisi olan başta istridye deniz mahsulleri çeşitleri konusunda en değişik ve başarılı mutfaklarından birine "Aquagrill'e gittik. Meşhur Spring Street'te. Tek kelime ile muhteşem bir resto. Aperitiflerinden, masaya geçirilişinize, servisten başlangıç tabağınıza, ana yemeğinizden tatlılara kadar tek kelime ile muhteşem... Oyster (istridye) severseniz başka adres aramayın derim rahatlıkla. Tabii ki bunların yanı sıra epey zengin bir balık menüsü de... O kadar zengin bir istridye menüsü var ki size çok az bir bölümünden bahsedeyim. Blue Point Oysters Connecuit'ten, Rome Point Rhode island'dan, Olympia Oyters Washington'dan, First Light Oysters Massachusetts'ten geliyor... Bunun gibi sayamayacağım çeşitler de. Hepsi de taptaze. Çok az yazdığım fiyatları da 2 ile 3 dolar arası değişiyor. Mekanın müdürü Matthew Brooks bizzat ilgileniyor sizinle. Tüm değerlendirmeler (servis, gıda kalitesi, genel atmosfer) 4.5 ile 5.5 yıldız arası.

SPRING STREET
Yemekten sonra bir Soho turu pek iyi geldi. Gezmeye doyamadığım Spring Street'ten başladık. Size mutlak gitmenizi tavsiye edeceğim NOLİTA'yı mutlaka görün. Burası İtalyan tarzı mimaride olan bir mahalle diyebilirim. Kafeleri, butikleri ve bilhassa çevrede bulunan insanları ile şipşirin bir yer. İyi ki Ece'yi (Şirin) dinledik de gezdik burayı. Yola devam ettik Crosby Street'e doğru. Yahu bizim grubun çok özellikleri var. Bir dükkandan geçiyorduk ki Ahu'm burada ışık var dedi ve içeri daldık. Vitrine bile çıkacak zamanı olmayan ayakkabıları gördü nasıl gördü ise. İçinizi açan çiçek desenleri ile süslü nefis ayakkabılar. Almakla yetinmedi ayağına da geçiriverdi. Size bol bol da poz verdi. Çok seviyorum Soho'da dolaşmayı. Hele hele Kiki de Montparnas diye yeni bir mağaza açılmış ki müze gezer gibi gezmeniz gerekiyor. Mağaza iç çamaşırı satıyor, evet yanlış anlamadınız iç çamaşırı. Ama cidden müze gezer gibi geziyorsunuz. Sunum o kadar başarılı ki. Son günlerin en çok tutulanlarında biri. Hemen köşesinde harika bir resim satan arkadaş var, önünden geçerken "Abi nereden?" dedi "Türkiye" dedim "Onu anladık da şehir şehir?" diye soruverdi. Çevrenin sevilen gençlerinden ve de işi iyi giden bir gencimizi görmek çok mutlu etti bizi. Epey memleketlimizi görmemize rağmen oralarda bu genç pek candandı. Hemen ilerisinde bulunan 'BAR 89' da parayı alır hani. Çok ferah mekanı, harika müziği, nefis barı ile en yenilerden en iyisi gibi.
Her geldiğimde mutlak ziyaret ettiğim otellerin oteli Mercer'a olmazsa olmaz kahve safası için uğramak üzere ilerliyorduk ki NY gediklisi canım kardeşim Şule "Bir yenisine götüreyim sizi" dedi ve Crosby Street Hotel'e doğru yönümüzü değiştirdik.

Yarın: Crosby Street Hotel, inanılmaz bir gösteri "War Horse-Savaş atı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI