İlk günden beri, kentin kültür sanat panoramasındaki en önemli eksikliğimizin 'şehir tiyatrosu yoksunluğu' ve 'festival fakirliğimiz' olduğunu yazıp duruyorum.
Ne yazık ki Türkiye'nin büyük ve gelişen kentleri artık yeni sanat mekanları ve festivalleriyle göze batmanın yarışına girmişken, İzmir bu alanda resmen kan ağlıyor. İstanbul'u, Ankara'yı bırakın; Eskişehir, Bursa, Antalya bile bizi sollayıp geçti. Dileyen herkes, tüm bu illerde son yıllarda amacına uygun inşa edilen opera ve tiyatro binalarına bakarak, yaz kış düzenlenen klasik müzik, piyano, caz, film festivalleri, sinema ödülleri, bienaller ve uluslararası sanat şenliklerini sayarak, İzmir'in güdük sanat envanteri ile kıyaslayabilir!
***
Bugün, biri sinemadan diğeri halk eğitim merkezi binasından bozma birer küçük salona hapsedilen İzmir Devlet Tiyatrosu ve Opera Balesi, artık sanatseverlerin dörtte birine yanıt veremiyor. Haftalar öncesinden biletleri tükendiği için temsillerde yer bulamadığından yakınarak benden yardım isteyen dostlarımı toplasam birkaç hafta salonları dolduracak seyirci çıkarırım!
Tanıdık tanımadık, tahmin etmeyeceğiniz kadar çok insanın bu konudaki şikayetlerine ve yakarışlarına maruz kaldığımı yetkililer bilmeli. Arayanları başvurması gereken makamlara yönlendiriyorum ama "Anlat derdini Marko Paşa'ya" misali kimsenin durumu pek umursadığı yok.
***
İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü Aytül Büyüksaraç, Yeni Asır'daki röportajında, Büyükşehir Belediyesi'nin Mavişehir'de yaptıracağı opera binasını özlemle beklediklerini dile getirdi. Hem sanatseverlerin gerçek bir opera sarayında eser izlemelerini istediği hem de kendisi ve sanatçı arkadaşlarının orada sahneye çıkmak adına sabırsızlandığı için...
Büyükşehir Belediyesi, proje ihalesi yapılalı iki yılı bulan ve kazanan firmanın çizimini tamamladığı opera binasının yapımı için hala birkaç küçük prosedürle uğraşıyor. Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir'i dünya vitrinine çıkaracak bu prestij projesini hayata geçirmek için acele etmeli. Çünkü verilen sözün üzerinden zaman geldi geçiyor!
***
Hepimiz kentte yığınla para dökülen projelerin sakız gibi uzadığını, ihalelerden istenen hizmet alınmadığı için tekrar tekrar başa dönüldüğünü, altyapı sorunları giderilmediği halde aynı sokakların, kaldırımların bin defa kazıldığını biliyoruz. Kimse kızmasın, şu yüzüyle rakiplerini geçeceğine sokakta kimse inanmadığı halde iki dönem başvurduğumuz EXPO uğruna neler harcadık.
Benim anlamadığım, sonuç alamadığımız bunca işe gönül veriliyor, onca zaman, emek, para gözden çıkarılıyor da, neden İzmir için utanç kaynağı haline gelen 'şehir tiyatrosu ve festival noksanlığı'na son verilmiyor! Kente asıl kültür kimliği kazandıracak dönüşüme gelince mi Büyükşehir'in paraları suyunu çekiyor!
***
Önceki hafta Hürriyet Ege'de, festivalleriyle markalaşan kimi dünya şehirlerinin yanında İzmir'in fukaralığına değiniliyordu. Tüm çıplaklığıyla görülen bu 'aykırılığın' nedenini yüzlerce kez yazdım, yine de tekrar edeyim; ilin saygın bir etiket kazanmasını sağlayacak adımları atmak her şeyden önce 'vizyon' meselesidir. Ancak bu geniş görüşlülüğe sahip yerel yönetimlerle üzerimizdeki ölü toprağını silkebiliriz.
Oysa bizim büyük belediyenin bu alandaki atılganlığını, öncülüğünü geçtim, kısıtlı imkanlarını zorlayarak kentimizi dünyaya saydıran çalışmalar bile hak ettikleri desteği bulamıyor. Yazık, çok yazık...