• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
O çocuk sana göre diil! HAKAN URGANCI

O çocuk sana göre diil!

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09.02.2014, 00:00
Genelde hayatımıza burnunu sokanlara kızarız. Oysa büyük bir kısmı iyi niyetlidir. Bazen bizimle bile ilgili değillerdir. Misal; okuma çağındaki çocuklara amcaların, teyzelerin sorduğu sadece iki soru var: 'Kaça gidiyon bakiim?' ve 'En çok hangi dersi seviyon?' Çocuklar bu klişelere sinir olur, aralarında da hafiften kafa bulurlar. O amca ya da teyze aslında sadece ev sahibine şirin görünmek için seninle ilgili numarası yapmaktadır, o kadar. Yoksa aslında verdiğin yanıtı dinlemez bile! İşte bu amca/ teyzeler, her zaman seninle diyalog kurmak için yedeklerinde (dönemine uygun) bir soru ile gelirler .
Delikanlı/ genç kız olduysan; ' Özel biri var mı bakiim? Ööle konuştuğun, görüştüğün? '('Sana ne ulan, ahlak büro'dan mısın?' da denmiyor, tabii..)
Evlilik çağına geldiysen: 'E, hadi ama! Ne zaman mürüvvet görücez? Ayol tohuma kaçtın, valla.. Hadi artık elini çabuk tut, biz düğünde oynamak istiyoz.' (Teyze parasını versem de bir kulübe gitsen!' de denmiyor elbet.)
Evliysen: 'E çocuk düşünmüyonuz mu? Geç kaldınız valla, millet ikinciyi yapıyo !'(Sanki elaleme seri üretime geçme sözü verdin. Sanki yavrularsan yavrularından birine de bu bakacak! Tövbe tövbe! Yani bu arkadaş hiç düşünmez, acaba bunların çocuğu olmuyor mu? Tıbbi bir sorun var mı? Yaralarına mı basıyorum, diye... Burada önerim (bir daha bu soru gelsin istemiyorsanız, tabiii) karı koca birbirinize bakarak hafif bir çığlık atıp elinizle alnınıza bir şaplak indirmeniz. 'Hii! Gördün mü Azmi, hep diyorum sana, bişey unuttuğumuz beliydiii...' (Tabii soran hafiften bozulur, ayrııı, e hep siz mi bozulacaksınız?)
Bir de gerçekten sana kıyak olsun diye (aklı sıra) verilen tüyolar vardır.
'Valla benden duymuş olma ama o çocuk sana göre diil, üzer seni!' (Nereden biliyorsun, benden önce de seni mi üzmüştü?' de denmiyor elbet.)
İşin aslı, buna da fazla aldırmayın. Zaten bütün ilişkiler bir parça üzer bizi... Hatta zaman zaman bayağı üzer. Ancak akacak kan damarda durmaz, yaşanacak şeye kimse mani olamaz. Üzülmen gerekiyorsa, üzülürsün. Sadece kimin tarafından üzülmek istediğimizi biz seçeriz. Bizi kimin üzeceğini söylemek bizden başka kimsenin haddi değildir...

Senin diyetisyenin bir melekti yavrum


Eski Türk filmlerinden fırlayan bir replik: 'Senin annen bir melekti yavrum'. Bugünün koşullarında bir kişisel gelişim fantazisi gibi durmuyor mu? Neden mi bu konuyu açtım?
Ayşın Ceyhan... Bir dost... Bir yazar... Son dönemin en ilginç kitaplarından birini yazdı. 'Meleklerle Mucizevi Zayıflama'. Medya tanıtımını benim kitabımla da ilgilenen sevgili Sayım Çınar'ın üstlendiği eser Goa yayınları'ndan çıktı. Kilolu bir döneminde meleklerle çalışmaya başladığını söyleyen Ayşın, geliştirmiş olduğu enerji çalışmaları ve tekniklerini kullanarak uzun süredir veremediği kilolarından kurtulmuş ve bedeninden mutlu bir birey olmayı başarmış. . Aynı anda üzerinde çalıştığı iç dünyasını da güzelleştirme çalışmaları ile yıllardır taşıdığı yüklerden de kurtularak barış dolu bir yaşamı kazanmış. Öyle olmuş mu? Ben kitaptan önce kanıtı olan yazarına bakarım. Ayşın'ı da tanıdığıma göre olmuş, demektir.
Bence fenomen bir kitap zira zayıflamak, modası geçmeyen konulardan biri iken melekler de son yılların en ilgi gören konsepti. İkisi bir arada? Patlayıcı karışım! Şimdiden onuncu baskıyı görür gibiyim ( ki kitap hemen ikinci baskıyı yaptı bile...)
Dürüstçe söylemek gerekirse melek konseptli işlere biraz uzak hissediyorum kendimi... Zayıflama kavramı da sadece son bir yıldır gündemimde. Buna rağmen bu kitaba bir göz atın derim, çünkü Ayşın'ın kalemi gerçekten sahici ve güçlüdür. Fit günler dilerim.

Yemek pornosu

Düne kadar ayıp kabul edilen yemek resimleri paylaşma adeti sosyal medya sayesinde trend oldu. Bununla da kalmadı. Vatan gazetesi'nin haberine göre; 'Food porn' yani 'yemek pornosu' olarak bilinen sosyal medya trendi, giderek boyut değiştiriyormuş. Artık insanlar sadece Instagram üzerinden yemek fotoğrafları paylaşmakla kalmayıp kamera karşısına da geçiyorlarmış.
Örnek; Güney Kore'de yaşayan 34 yaşındaki Park Seo-yeon'un tek işi yemek yemekmiş.... Kahvaltısını, öğle ve akşam yemeğini canlı yayına alan kız, bu sırada bazen kullanıcılarla sohbet de ediyor, bazense hiç konuşmuyormuş bile... Günde 3 saat süren bu aktivite, Park Seo-yeon'a ayda yaklaşık 18 bin lira kazandırıyormuş! (Manyak abi bu insanlar, gerçekten manyak!) Tabi genç kadın, onbinlerce izleyici edindikten sonra işini de bırakmış.
Acaba bizim 'gurme' geçinen ünlülerimiz sıradan bir genç kızın sadece canlı olarak yemek yemesi karşılığında bu kadar para kazandığını öğrenince işi bırakır mı? Ne de olsa bizim sözümüzdür: 'Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar!

Kavuşmuyor düğmeler

Dam üstünde un eler türküsü bizimdir de gerçeğe dönüştüren yine Japon'dur! Ulen biz yazmaya utanıyoruz adamlar yapmaya utanmıyorlar. Her türlü garip icadın çıktığı Japonya'dan şimdi de aşkı hisseden (!) sutyen çıkmış. Mucitler, (kalp atışlarını hissederek) heyecanlanınca kendiliğinden açılan sutyen yapmışlar. Alışmamış popoda don durmaz diye bir tuhaf atasözümüz var bizim, bunlarınki de o hesap! Bedava mezarı bulunca girip yatan adamı zaten Türk anası çoktan yaptı. Misal, bizde bu kadar yaratıcı bilimadamı olsa, peşin parayı bulunca kendiliğinden açılan cüzdan yapar. Aklımız ona iyi çalışır bizim...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI