• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Siz yeter ki değer bilin, onlar yanımızda HÜROL DAĞDELEN

Siz yeter ki değer bilin, onlar yanımızda

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09.12.2009, 00:00
Levent Kırca, "Olacak o Kadar'da ne güzel işlemiş, öğretmenin kimliğini, Atatürk ışığına karşı, karanlığı teşvik edenlere "sarsılmaz" duruşunu... "Siz yoldan çevirseniz bile, biz çocuklarımıza yine doğruları öğretmekten asla vazgeçmeyeceğiz" sözünü...
Düşüncesinden dolayı hapse düşse, yargılansa, aşağılansa, üç kuruş paraya muhtaç edilse bile, ilkelerinden asla taviz vermeyeceğini...
İşte benim öğretmenim bu.
***
40 yıl önce ilkokulu, adı şimdi bir başka isme tercih edilen ve resmen silinen, bu nedenle her önünden geçişimde derin üzüntü duyduğum, Karşıyaka'da, Aydoğdu İlkokulu'nda okudum.
İlk öğretmenim Hikmet Hanım'dı.. Sert ama öğretme konusunda üstüne tanımadığım bir kişilikti benim için...
Kırmızı kurdeleyi takışımda söylediği bir söz, hala kulaklarımda çınlar: "Hürol'um seni ben de alkışlıyorum. Umarım, ülkene yararlı bir insan olursun, Atatürk ve ilkeleri, ışığın olsun."
O sözlerin anlamını, o gün için, bilemezdim. Yaşamımda nasıl bir değer olduğunu da...
Düşünün 7 yaşındayım.
Ama çok sonra...
***
Karşıyaka Ortaokulu, (eski şube) geleceğimi şekillendiren tohumun atıldığı bir eğitim kurumu olarak, ayrı bir yere sahip olacaktır hayatımda...
Okulun ilk gününü hatırlıyorum; torbadan yabancı dil olarak Fransızca'yı çekmişim, moralim bozuk...
Oysa, herkes gibi moda olan İngilizce'yi istemiştim ben de, ailem de... Kısmet değilmiş...
Küskündüm ilk gün, kös kös sıramda otururken, tane tane konuşan, kısa boylu bir öğretmen girdi sınıfa... Duruşu dik, kendinden emin adımlarla...
Kendisini tanıttı önce "Ben Refik Suna, Fransızca öğretmeniniz."
Ve o adam, ilk iki dersten sonra alıp götürdü beni...
Önce bendeki yabancı dil yeteneğini keşfetti, sonra tatlı tatlı rekabete soktu beni...
Hiç sıcak bakmadığım bir dille kısa sürede kaynaştırdı. Öyle bir temel attı ki, öğrendiğim o dil hayatımın her dakikası olacaktı.
Üniversite eğitimimin de temeli Fransızca oldu.
Bu yüzden ona çok şey borçluyum.
***
Liseye Karşıyaka Lisesi'nde başladım ancak bir süre sonra babamın işi nedeniyle Denizli'ye taşınmak gerekti. Denizli Cumhuriyet Lisesi'nde sürdürdüm eğitimimi, edebiyat öğretmenim Erol bey oldu.
Müthiş bir öğretmendi. Edebiyat derslerinde zaten çok başarılıydım ama onunla zirveye çıktı.
Okulun özel günlerinde, şiir yorumlayan, makale okuyan; okulda, stadyumda okulu temsilen kürsüye çıkan tek genç, bendim.
Erol Bey, hitabet yeteneğimi, Türkçe'yi güzel konuştuğumu keşfetmiş, hiçbir hocanın vermediği güveni aşılayıp özgüvenime çağrı yapmıştı.
Ben bile o güne değin, o yeteneğimden habersizdim, hatta yanlış yaparım diye çok korkardım.
O, bu güvensizliği yıktı.
Verdiği kompozisyon ödevlerini, makaleleri yazış şeklim, Türkçe'ye hakimiyetim, bugün 22 yıl emek verdiğim gazetecilik mesleğimin ilk adımlarıydı.
Ellerinden öpüyorum onun, hasretle...
***
Öğrenim hayatımızdaki bu üç ana safha, hepimiz için geçerli... Sonuçta, her birimizin hayatında önemli rol oynayan kişiler, anne ve babadan öte öğretmenlerimizdi.
Bu yüzden hiç unutmadık.
Çünkü onlar, daha düne kadar:
Kent yaşamını özümsemeyi, kültürü, sanatı, yaşama tutunma çabasını, empati kurmayı, takdir etmeyi, bölücülükten uzak durmayı, sevgiyi ve hoşgörüyü öğrettiler her sözlerinde, her ders zilinde...
Onların elinde yetişen her genç, Atatürk Cumhuriyeti'ne bağlı kalmayı, etnik kimliğe saygı duymayı, insanları sevmeyi öğrendi.
O yüzden...
Çok zordur, öğretmenlerin yüreklerinden koparıp atmak, Ata'sının işlediği tam bağımsızlığın anlamını...
Bu yüzden dün gibi, yarın da öğreteceklerdir tüm gerçekleri...
Onları yıldırmak zordur.
Yeter ki "değerini" bilin, saygıda kusur etmeyin.

Öyle karşıla ki!

Çocuğunu öyle karşıla ki; eve geldiği zaman, en güzel yere geldiğini hissetsin.
Eşini öyle karşıla ki; yanına geldiği zaman, en doğru insana kavuştuğunu hissetsin.
Aanneni öyle karşıla ki; doğumundaki ağrıları lezzetle takas etsin.
Babanı öyle karşıla ki; ömür boyu bir başka evlada imrenmesin.
Fakiri öyle karşıla ki, ona serdiğinden büyük, bir dua sofrası sersin.
Zengini öyle karşıla ki; gönlünü gördüğünde, kendi gönlünün fakirliğinden kahretsin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI