• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Merkez Bankası bağımsızlığı CAHİT SÖNMEZ

Merkez Bankası bağımsızlığı

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22.09.2009, 00:00
2001 krizi sonrası atılan en önemli adımlardan biriydi Merkez Bankası'nın bağımsız hale getirilmesi. Hükümetlerin merkez bankalarının politik çıkarları doğrultusunda temel hedeflerini değiştirmelerinin ve siyasi konjonktüre paralel olarak yönlendirme çabalarının bedelinin ne denli ağır olduğunu geçmiş acı deneyimlerimizle görmüştük.
2001 Şubat ayında yaşadığımız ağır krizin ardından ekonominin başına geçen Kemal Derviş, ilk olarak Merkez Bankası kanununun değiştirilmesini sağlamıştı. Böylece, 25 Nisan 2001 yılında yapılan değişiklikle Merkez Bankası batı ülkeleri normlarına kavuşarak para politikalarını bağımsızca kendisi belirlemeye başladı.
Aslında bağımsızlıktan ne kastedildiğinin altını çizmeliyiz.
Merkez Bankası, hükümetle beraber enflasyon oranını belirler, hedefe ulaşmak amacıyla uygulanacak para politikası aracını ise Merkez Bankası kendisi seçer. Dikkat ederseniz hedef belirlemede, sürece hem siyasi otorite hem de Merkez Bankası dahil oluyor. Ancak, sonraki aşamada yani politika belirlemede siyasi otorite devreden çıkıyor.
Yukarıda özetlediğimiz "Merkez Bankası bağımsızlık çerçevesi" ABD'de de böyledir Avrupa ülkelerinde de

TEK YETKİLİ
Kanunda Merkez Bankası bağımsızlığı bakın nasıl tanımlanıyor: TCMB, hükümet ile birlikte enflasyon oranını tespit eder ve buna uyumlu olarak para politikasını belirler. Merkez Bankası, para politikasının uygulanmasında tek yetkili ve sorumludur. Kanunun 4. maddesinde de bağımsızlığı ile ilgili somut hükümler var: Fiyat istikrarını sağlamak için uygun para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan TCMB belirler. Fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.
Son günlerde hükümet, Merkez Bankası'nın bağımsızlığından pek memnun olmadığını çeşitli vesilelerle dile getiriyor. Oysa bizim gibi her şeyin politize edildiği ülkelerde bağımsız kurumlar adeta emniyet supaplarıdır. BDDK henüz kurulmadan önce, bankalar yeminli murakıplarının yaptıkları incelemeler sonucunda verdikleri kararlar, ilgili bakanın onayına sunuluyordu. Tabii bu durumda siyasilerin hoşuna gitmeyen bir karar söz konusu ise dosya klasik tabirle "sumen altı" yapılabiliyordu.
Ben de bağımsız kurum olan SPK' da çalıştım. Yedi kişiden oluşan karar organı olarak konuyu gerektiği şekilde karara bağlıyorduk. Sonuçta, kurumun bağımsız konumundan dolayı karar sürecine siyaset bulaşmadığı için hem hızlı hem de objektif kararlar alınabiliyor. Tabii karardan memnun olmayanlar yargıya gidebiliyorlar.

BAŞARILI PERFORMANS
Merkez Bankası "doğrudan enflasyon hedeflemesi rejimi" olarak tanımladığımız para politikası modeli uyguluyor. Temel amacı "fiyat istikrarı", kullandığı araç ise "kısa vadeli faiz oranları." Ekonomik konjonktüre bağlı olarak kısa vadeli faiz oranlarını yükseltiyor ya da düşürüyor. Küresel kriz sonrası iç ve dış talep enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmadığı, yani enflasyon tehlikesi olmadığı ve aynı zamanda iktisadi faaliyetler yavaşladığı için Merkez Bankası kısa vadeli faiz oranlarını aşağı çekiyor. Böylece, ikincil hedef büyümeye katkı yapmaya çalışıyor.
Son söz olarak şu gerçeği hatırlatalım... Merkez Bankası küresel kriz sürecinde üzerine düşeni yapıyor ve başarılı bir performans sergiliyor. Şimdi bağımsızlığın ne kadar önemli ve gerekli olduğunu daha iyi anlıyoruz her ne kadar siyasiler memnun olmasalar da...
Nice bayramlara...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA