• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Orta gelir tuzağı ne anlama geliyor CAHİT SÖNMEZ

Orta gelir tuzağı ne anlama geliyor

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25.11.2014, 00:00
Turgut Özal'ın gündeme getirdiği ve sonrasında hemen hemen tüm iktidarların hatta muhalefetlerin üzerinde durduğu ancak bir türlü çözüm üretemedikleri orta gelir tuzağı olgusunu bugünlerde de duyar olduk. Uzun süredir FED faizleri ne zaman artıracak, Merkez Bankası faizleri ne zaman indirecek sorularının yanıtlarıyla uğraşıyoruz. Bu seferlik bir kenara bırakalım faizleri, Türkiye'nin orta gelir tuzağına neden düştüğünü, bu tuzaktan nasıl kurtulabileceğini irdeleyelim.
Orta gelir tuzağı şu anlama geliyor: Nüfusun çoğunluğunun kişi başına düşen gelirinin belli bir bantta sıkışıp kalması, üst tranşlara geçememesi... Malumunuz Türkiye'de gayrisafi yurt içi hasıladan her bir kişiye düşen gelir yaklaşık 10 bin dolarlar civarında. Hesaplanarak ortaya çıkan bu rakam birçok kişiyi tatmin etmiyor, benim bilmediğim payıma düşen bir para mı var sorgulamasını da yapıyor. Haksız da sayılmazlar.

HANGİ DÜZEY
Literatürde orta gelirin düzeyi konusunda ülkeler için geçerli olacak ortak payda tam olarak belirlenememiş. Yine de 10-11 bin dolar ya da biraz daha üstü 15 bin dolar gibi sayısal kabul görmüş düzeyler orta gelir olarak tanımlanabiliyor. Göreceli olarak da belirlenmiş orta gelir grupları var. Amerika'da kişi başı gelirin yüzde 58'i veya yine Amerika gibi zengin ülkelerdeki kişi başı gelirin üçte bire denk gelen kısmı diğer ülkeler için orta gelir düzeyi kriteri olarak kabul ediliyor.
2000'lerin ortalarında Dünya Bankası ölçütlerine göre Türkiye yüksek orta gelirli ülke konumuna giriyordu. Biraz açarsak... 4 bin 100 dolar ile 12 bin 600 dolar arasında olan diğer ülkelerle aynı listedeydi. Ancak sonrasında 10 bin doların biraz üzerindeki kişi başı gelir o kadar süre geçmesine hatta yüksek büyüme hızlarına rağmen 1000 doların altında bir ekleme yapabildi. Dolayısıyla orta gelir düzeyindeki tuzağa takıldık diyebiliriz. Halen, zengin ülkeler için geçerli olan 25 bin sınırının halen oldukça uzağında bulunuyoruz.
Hesap çok basit. Eğer her yıl yüzde 8'in üzerinde bir büyüme rakamı yakalarsak önümüzdeki 10 yıl içinde tuzaktan kurtulabileceğiz. Hesap basit ama realize etmek çok zor. Orta Vadeli Programlar'a göre bu yıldan 2017 dahil büyüme hızımız ortalama 3 ile 4.2 aralığında kalacak. Biraz daha iyimser olan Onuncu Kalkınma Planı'nı baz alırsak, 2018 yılına kadar büyüme hızı ortalaması yüzde 5.5'lere erişirse gayrisafi yurt içi hasılamız 1.3 trilyon dolarlara çıkacak. Nüfus artışını da dikkate aldığımızda kişi başı gelir 16 bin dolara tırmanacak.

NE YAPMALIYIZ?
Tamam sihirli formül hızlı büyümek... Peki bunun için ne yapmalıyız?
Öncelikle tasarruf oranını artırmalıyız. Aksi takdirde ortalama yatırım oranını yeterli seviyeye çıkaramayız. Tasarruf seviyesi yüzde 13'lerde... Oysa en az yüzde 25'lere yükselmesi gerekiyor. Çünkü büyüme için gerekli olan yüzde 25 yatırım oranını karşılayamaz. Bu arada yatırım oranı yüzde 20'lerde. Aradaki farkı nasıl kapatıyoruz derseniz... Ne yazık ki sıcak para ile...
Teknoloji düzeyini yükseltmeliyiz. Halen ileri teknolojili ürünler toplam ihracatımızın sadece yüzde 3'ünü oluşturuyor. Ar-Ge ve inovasyona kaynak ayırıp, üretimde katma değer yaratmalıyız. Tabiki dış kaynak bağımlılığımızı düşürmeliyiz.
Listeye sosyal ve siyasi birkaç konuyu da ekleyebiliriz. Fazla uzatmayayım, tuzak öylesine sağlam ki, kısa sürede kurtulmamız zor görünüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI